Alerji Çeşitleri Nelerdir

Alerji Nedir?

Alerji; vücudun yabancı olarak tanımladığı herhangi bir maddeye karşı verilen aşırı bir bağışıklık yanıtıdır. Aslında bu maddeler çoğu kişiler için sıradandır, verilen yanıt da esasen vücudun korunmasına yöneliktir. Örneğin; baharda herkes dış ortamda bitki polenleri içeren havayı solur ama polen alerjik kişiler normalde korunmaya yönelik olan nezle reaksiyonunu verir. Burun tıkanması, akması, hapşırma, göz akıntısı ve kaşıntısı aslında vücudun istemediği mikroorganizma veya polen gibi etkenlerden korunmaya yönelik reaksiyonlardır. Tam olarak aynı olmamakla birlikte atopi çoğu zaman alerji ile eşanlamlı olarak kullanılmaktadır. Bu kişilerin en büyük özellikleri, aşırı miktarda immünglobulin

E antikoru üretebilmeleridir. Bu antikor bazı vücut hücrelerini etkilemekle birlikte öncelikle mast hücresi isimli bir hücreye bağlanır ve kişi alerji etkeni olan alerjenle karşılaştığında histamin ve buna benzer bazı iltihabi (inflmatuar) maddelerin salınımını sağlar. Sonuçta ortaya çıkan bu kimyasal maddeler esas olarak damarları etkiler, damar duvarı geçirgenli- ğini arttırır ve çeşitli alerjik problemler yaratır. Bahsedilen bu durum için atopi ve atopik yapı terimleri de yaygın olarak kullanılır.

Yaş

Her yaşta ve farklı biçimlerde ortaya çıkabilir. Bebeklerde gıda ve deri ile ilgili alerjiler (egzema türü) ön planda iken yaş büyüdükçe alerjik nezle ve astım türü şikayetler sık görülür. Erişkin dönemde ilaçlar, mesleki etkenler ve yine deri ile ilgili (kurdeşen, ürtiker) alerjiler sık görülür. Alerji genelde yaş ilerledikçe azalma eğilimindedir ancak bu durum kişisel düzeyde her zaman doğru olmayabilir.

Cinsiyet

Yaşa bağlı olmak üzere farklılıklar gösterebilir. Örneğin astım çocukluk döneminde erkeklerde, erişkin dönemde kadınlarda bir miktar daha sıktır. ilaç ve gıda alerjileri genelde kadınlarda biraz daha sıktır.

Risk Faktörleri

En büyük risk faktörü genetik yapıdır. Anne ya da babadan birinin alerjik veya atopik olması çocuğun %30 alerjik olacağı anlamına gelir. Ebeveynin her ikisi de alerjikse bu oran %60’a çıkar. Ancak bazen alerji, kuşak atlayabilir. Genetik dışında çevre ve meslek koşulları da önemli risk faktörü olarak kabul edilir. Örneğin bazı mesleklerde bazı hastalıklar sıktır. Fırıncılık, mobilyacılık, plastik endüstrisi,kuaförlük gibi meslekler astım için risklidir.

Belirti ve Bulgular

Hapşırık, öksürük, kusma, ishal olma veya kaşınma vücudun birer savunma biçimidir. Üst ve alt hava yollarına kaçan yabancı cisimler (gıda parçaları, mikroplar, polenler, toz) vücuttaki savunma mekanizmaları sayesinde zararsız hale geçerler. Varolan bu savunma yöntemleri sürekli olarak ve yerli yersiz çalışmaya başladığında, istenmeyen durumlar ortaya çıkar. işte alerji kavramı burada devreye girmekte ve eğer vücudun savunma sistemini otomatik olarak çalıştıran neden tespit edilip de devreden çıkarılabilirse (yani alerji etkeni ile temas kesilebilirse) kişi rahatlamaktadır. Yani vücut alerjik reaksiyon sırasında bir çok farklı türde yanıt verebilir.

En sık alerji yaratan nedenler; bitki polenleri,ev tozu böcekçikleri (ya da akarlar, mite), küf mantarları, hayvanlar, bazı gıdalar, ilaçlar ve işyeri/ev ortamında sıkça kullanılan kimyasal maddeler olup bunlara alerjen denmektedir. Vücudun savunma sisteminin çok güzel bir hafızası vardır. Daha önce karşılaşıp da yabancı olarak kabul ettiği bir maddeyle her karşılaştığında mutlaka alerjik bir cevap vermektedir. Örneğin; ağaçlar genellikle ilkbaharda bir-iki ay kadar polen saçarlar ve ağaç polenine karşı alerjik olanlar her yıl aynı mevsimde rahatsızlanırlar. Saman nezlesi veya bahar nezlesi de denilen bu hastalık gençlik dönemi boyunca ortalama 5-15 yıl gibi bir süre sürekli tekrarlanır. Ancak kişinin belki de savunma sisteminin biraz zayıflmaya başladığı bir dönemde (yani bir başka deyişle yaşlanma denen olay) kaybolabilir ya da daha ender olarak yıl boyu devamlı bir hale dönebilir.

Tamamen alerjik kökenli denilebilecek en klasik hastalık, halk arasında saman nezlesi olarak da bilinen mevsimsel alerjik nezle’dir. Alerjik hastalıklar sınıfında geçmekle birlikte her zaman klasik alerji nedenli olmayanlar ise ürtiker (kurdeşen), arı, gıda ve ilaç alerjileridir. Bronş astımı, yıl boyu süren nezle/sinüzit ve egzema ise esas olarak süregen tabiatlı inşamatuar nedenli bir grup hastalık olup, alerji burada genellikle esas neden olmayıp sadece hastalığı etkileyen önemli bir faktör niteliğindedir. Genel olarak bu hastalıklardan herhangi birine sahip olan kişiler atopik olarak tanımlanır. Alerji hastalıklarının belirtileri çok değişik olabilir. Bunlar aşağıda belirtilmiştir:

  1. Bronş astımı: Nefes darlığı, hırıltılı solunum, öksürük (genellikle kuru), efor kısıtlılığı, göğüste baskı hissi, geceleri uykudan nefes darlığı veya öksürükle uyanma.
  1. Alerjik rinit (nezle): Burun akıntısı, hapşırık, burun tıkanıklığı, burun/boğazda kaşıntı ve gıcık hissi, koku ve bazen tad alamama.
  1. Alerjik konjunktivit (göz nezlesi): Gözde akıntı, kaşıntı, yanma, kızarıklık ve şişlik.
  1. Ürtiker ve anjioödem (kurdeşen): Vücudun her yerinde veya bir bölgesinde olan kaşıntı, kabarıklık, kızarıklık ve şişmeler.
  1. Egzama (atopik dermatit): Kaşıntı, ciltte kuruluk, bebek ve çocuklarda yüzde eklemler civarında yerleşim, sık deri enfeksiyonları
  1. Anafilaksi (alerjik şok): Duyarlı olunan bir gıdanın alınması, ilaç kullanımı, arı sokması gibi nedenlerle başlayabilir. Hayatı tehdit edici bir durumdur.

Tanı

Toplumu oluşturan kişilerin yaklaşık üçte biri laboratuvar testleri ile tesbit edilebilecek derecede atopik veya alerjik yapıdadır. Ancak testi pozitif olan herkes, alerji hastası olmamakta ve sonuçta toplumun kabaca dört-beşte birinin en az bir alerjik problemi olduğu kabul edilmektedir. Tanı testleri esasen vücuttaki alerjene özgü IgE’yi ve vücudun aşırı yanıtlarını göstermeye yöneliktir.

Alerjene özgü IgE, deri ve kan testleri ile tespit edilir.Deri testleri, kan testlerinden daha değerlidir. Genel olarak önce deri testleri yapılmalı eğer gerekiyorsa veya deri testinin yapılamadığı durumlarda kan testlerine başvurulmalıdır. Deri testlerinin tanı değeri hem daha yüksektir hem de daha ucuzdur. Deri testleri için mutlaka özel iğneler kullanılmalı (tek kullanımlık lansetler) ve antijenler birbirine karıştırılmamalıdır. Tedavide kullanılan bazı antialerjik ilaçlar deri testlerinin sonucunu etkileyebileceğinden, test öncesinde kesilmelidir. Genelde en emin süre iki haftadır. Testlerin amacı hastada belli alerjenlere karşı IgE antikorlarının bulunup bulunmadığını ortaya koymaktır.

Tüm dünyada genel olarak ilk tarama testi 5-15 standart antijen ile yapılır. ilk etapta araştırma amacı ve alerji klinikleri dışında, daha fazla antijen ile test yapmak gereksizdir. Erişkinlerde her hastaya gıda antijeni kullanılarak test yapmanın anlamı yoktur. Hastada halen aktif alerji yakınmaları devam ediyorsa test yapmaktan kaçınmalıdır çünkü hastaya test esnasında da verilecek olan maddeler yakınmaları artırabilir. Bu nedenle test, hastanın yakınmalarının kontrol altına girdiği bir döneme bırakılabilir. Cildi çok duyarlı olan yani kaşınan yeri hemen kızarıp kabaran (dermografismuslu) kişilerde deri testi güvenilir sonuç vermez. Bu kişilerde

bakılabiliyorsa, kanda IgE antikor düzeylerine bakılmalıdır. Bahsedilen testlerin yardımcı olmadığı bazı durumlarda hastanın bahsettiği alerjik etken, laboratuvar ortamında hastaya tatbik edilerek sonuç değerlendirilir. Örneğin; ilaç testlerinde en güvenilir yöntem budur. Ancak çok ender de olsa alerji testleri esnasında çok ciddi alerjik reaksiyonlar yaşanabilir. Bu nedenle bu testlerin her türlü güvenlik ortamının sağlandığı bir alerji kliniğinde yapılması gerekmektedir.

Tedavi

Etkene, yaptığı hastalığa, hastanın genel sağlık durumuna, yaşına, mesleğine, yaşam koşullarına ve sosyokültürel durumuna göre değişiklik gösterebilir. Kabaca her hastanın tedavisinin kendisine özgü olduğu söylenebilir. Örneğin evde beslediği kediye alerjisi olan bir kişinin, kedisini evden göndermesi tedavi için yeterliyken aynı öneri bir veteriner hekim için çok daha farklıdır. Astım, alerjik nezle ve deri alerjileri için düzenli ilaç tedavileri kullanmak gerekirken, arı alerjisi için direk alerjiye yönelik desensitizasyon (immünoterapi-aşı tedavisi) uygulanabilir.

Seyir

Çocuklukta başlayan gıda alerjilerinin zamanla düzeldiği bilinmektedir. Çocukluk ve gençlik döneminde başlayan polen alerjisi de zamanla kendiliğinde düzelebilir. Aynı durum daha az bir oranda astım için de söylenebilir. Deri alerjileri tedaviyle ve zamanla geçebilir. Ancak esasen yapısal bir durum olduğu için bir hastalığı bir diğerinin takip etmesi daha çok görülür. Bebekken olan deri veya gıda alerjisi düzeldiğinde alerjik nezle veya astım başlayabilir. Alerjik nezlesi olanların kabaca yarıya yakı- nı astıma dönebilir. Çocukken olan ilaç alerjileri zamanla düzelebilir ama erişkin dönemdeki ilaç alerjilerinin ömür boyu sürdüğü kabul edilmelidir. Kabaca her hastanın alerjik durumunun gidişatı kendisine özgü farklılıklar gösterir. Burada bahsedilen genellemeler kişisel bazda doğru olmayabilir.

Korunma

Alerjik hastalıkların gelişiminin önlenmesi ve/veya şiddetinin azaltılması ve hastalığa bağlı yakınmaların kontrolüne yönelik yapılan işlemler olarak tanımlanabilir.

  1. Birincil önlemler: Genetik yatkınlığı olan kişilerde hastalığın oluşumunun önlenmesidir.Esasen riskli bebeklerin belirli gıda alerjenlerinden korunması, anne sütü ile besleme, solunumsal alerjenlerden ve sigara dumanından korunmaya dayanır. Bu konuda tıbbi görüşler tartışmalar içermektedir.
  1. ikincil önlemler: Alerjik duyarlanma olmasına karşın henüz hasta olmayanların ve bir alerjik hastalığı olan kişide ikinci bir alerjik hastalığın gelişiminin engellenmesidir (örneğin alerjik nezlesi olan bir kişide astım gelişimi gibi). Önlemler genel olarak, duyarlı olunan alerjenler, sigaradan uzaklaşma ve gerektiğinde uygun tedavinin alınmasıdır.
  1. Üçüncül önlemler: Hastalığa bağlı yakınmaların önlenmesidir. Bu amaçla duyarlı olunan alerjenler ve sigara ile temasın kesilmesi, viral üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunma ve hastalığı tetikleyen genel faktörlerden kaçınma önerilir.

Örneğin çamaşır suyu gibi yoğun kokulu kimyevi maddeler astımı tetiklemektedir. Alerjen kontrolü ve sigara ile temasın kesilmesi her aşamada gereklidir. Ev tozu akarı (mite) alerjenlerine yönelik önlemler; yatak takımlarının sık yıkanması, toz tutan oyuncak ve eşyaların ortamdan uzaklaştırılması ve elektrik süpürgesi ile etkin temizliğe dayanmaktadır. Bazı durumlarda özel yatak ve yastık kılışarı kullanılabilir. Ortamda kullanılan nem gidericiler, akarisitler (akar öldürücüleri) ve toz tutan eşyaların miktar olarak azaltılması etkinliği kanıtlanmamış önerilerdir. Kedi, köpek alerjisinde en etkin korunma hayvanın evden gönderilmesidir. Ancak polen gibi dış ortam alerjenleri için etkin önlemler yoktur.

Hastalara duyarlı oldukları polen mevsiminde daha çok kapalı ortamlarda bulunmaları, pencere ve havalandırmalarda polen filtreleri kullanmaları tavsiye edilmektedir.

Alerji taraması

Kişinin alerjik (veya atopik) yapıda olup olmadığının anlaşılmasına yönelik incelemeleri içerir. Bu inceleme toplum tabanlı araştırmalarda anketler ile yapılabilir ve atopik dermatit (egzema), alerjik nezle ile alerjik astımı olan kişiler kabaca alerjik (veya atopik) olarak kabul edilirler. Kişisel düzeydeki incelemeler doktor muayenesi, deri testleri ve/veya bazı kan testlerini kapsamaktadır. Alerjik kişilerin en büyük özellikleri, aşırı miktarda immünglobulin E antikoru üretebilmeleridir. Deri ve kan testleri ile çevremizde sıklıkla bulunan bazı standart alerjenlere karşı bu antikor yanıtının olup olmadığı gösterilebilir. Deri testleri, kan testlerine göre daha duyarlıdır. Sadece total IgE düzeyine bakarak, alerjik yapı hakkında karar vermek yanıltıcı olabilir.

Alerjen aşıları

Alerjik hastalıklarda tedavi prensibi; hastanın etkilendiği alerjenden (alerjiye sebep olan etken) uzaklaşması veya temasının kesilmesi, korunma önlemlerinin uygulanması, ilaç tedavisi ve bazı sınırlı durumlarda da immünoterapidir (spesifik immünoterapi, aşı tedavisi, desensitizasyon).

Bazı durumlarda alerjenlerden korunma mümkün olmayabilir, ilaç tedavisi istenmeyen yan etkilere neden olabilir veya yeterli olmayabilir. işte bu tedavi yöntemi, burada gündeme gelmektedir. Bu yönteme dünyada farklı ülkelerde farklı yaklaşılmaktadır. içerdiği ender ama yaşamsal yan etkileri nedeniyle bazı ülkelerde kullanılmamaktadır. Genelde bu yöntemin kullanımı azalma trendindedir. Esasen ilaç tedavisinin etkin olmadığı eski yıllardan kalma bir alışkanlıkla kullanılmaktadır. Günümüz tıbbi pratiğinde en sık polen ve ev tozu akarlarına bağlı alerjik nezle ve arı alerjisinde kullanılmaktadır. Astımda kullanımıtartışmalıdır. Alerjik nezle gibi yaşamı tehdit etmeyen bir hastalıkta ender de olsa yaşamsal riskler içerdiği ve etkinliği hiçbir zaman tam olmadığı için hasta-doktor bu kararıbirlikte vermelidir. Bu tedavi yöntemi tartışmasız olarak sadece arı alerjisinde önerilir. Bu tedavi yöntemi hastanın yazılı onayı ile ve bir alerji hastalıkları uzmanının denetiminde uygulanmalıdır. Deri, gıda ve ilaç alerjilerinde bu yöntem uygulanmaz. ilaç alerjilerinde bazı durumlarda kişiler geçici bir süre duyarsızlaştırılarak, o ilacı kullanır hale gelebilirler. Ancak bu yöntem kalıcı bir çözüm sağlamaz ama aspirin gibi bazı ilaçlar yıllar boyu dahi verilebilir.

 

 

Yorum yapın