Besin Alerjileri Nedir?
Besinlerin alınmasından sonra gözlenen besinlerdeki toksik (zehirleyici) olmayan maddelerden kaynaklanan zararlı, istenmeyen besin reaksiyonlarına besin aşırı duyarlılığı denir. Besin aşırı duyarlılığı vücudun sistemi aracılığı ile oluşmuş ise besin alerjisi, besinlerin vücutta yıkılmasında yer alan enzimlerin eksikliğinden veya bazı besinlerde doğal olarak bulunan farmakolojik maddelerden ileri geliyorsa besin intoleransı terimi kullanılır.
Örneğin bir kişide sütteki laktoz şekerini parçalayan enzim doğuştan eksik ise, süt alımı ile ortaya çıkan gaz, hazımsızlık gibi belirtilerine laktoz intoleransı denir. Besin boyalarına (tartrazin), besin koruyucularına (benzoat, sülfît), lezzet artırıcılarına (MSG), tatlandırıcılarına (aspartam) bağlı deri döküntüleri, astım, migren, baş ağrısı intolerans örnekleri olarak sayılabilir. Besin alerjisi, besinin çok az miktarıyla oluşabilir. 100 ug-5mg reaksiyonların çıkması için yeterli olabilir. Bu nedenle alerjide o besinden mutlak sakınmak gerekirken, intoleransta sorumlu besinin ufak miktarları tolere edilebilir. Besin alerjisi toplumda sık görülür. Batı ülkelerinde besin alerjisi görünme sıklığı ve özellikle anafilaksi (ölümcül alerjik reaksiyon) gibi ağır formları son 20 yılda beş kat artmıştır. Besin alerjileri üç yaşın altındaki çocuklarda %6-8, erişkinlerde yaklaşık %3-5, egzeması olanlarda %35-40, astımlı çocuklarda %6-10 görülmektedir.
Günümüzde besin alerjisi ağır sistemik anafilaksinin (ölümcül alerjik reaksiyon) birinci nedenidir. Besinler, arı sokması, ilaç alerjilerine bağlı anafilâksiden iki kat daha sık anafilaksiye sebep olmaktadırlar. Çok sayıda ve çeşitli besinlerin tüketilmesine karşın, besin alerjilerine neden olan besinler genellikle sayıca sınırlıdır. Ancak; ısıtma, asit veya enzim gibi değişik etkenlere dayanıklı yapıları olan besinler alerjik tepki oluşturmaktadır. Bazı bitki kaynaklı proteinlere alerji ise benzer protein dizileri içeren inhalan (solunum yoluyla alınan) alerjenlere alerjisi olan kişilerde çapraz reaksiyon sonucu gelişmektedir.
Çocuklarda inek sütü, yumurta, ağaç fındıkları, fıstık, soya ve buğday; erişkinlerde fıstık, fındıklar, balık, kabuklu deniz ürünleri reaksiyonlarının %90’ından sorumludur. Geri kalan %10’unu tohumlar (susam, keten tohumu), baklagiller, kivi, kereviz, hardal gibi çok çeşitli besinler oluşturur. Meyve ve sebzelere alerji sık görülür, fakat reaksiyonlar ağır değildir. Besin alerjisi olan bir çocukta ergenlikten önce inhalan alerjenlere (ev tozu akarı, polenler gibi) karşı alerji geliştirme riski yani alerjik rinit, astım olma riski %80’in üzerindedir. Üç yaşından sonra süt, 10 yaşından sonra yumurta alerjisinin %80’i geçmektedir. Bununla birlikte, ilk yaşlarda fıstık alerjisi olanların %80’inde, beş yaşında fıstık alerjisi olanların hepsinde yaşam boyu fıstık alerjisi devam etmektedir. Besin alerjisinin oluşumunda kalıtımın rolü büyüktür.
Besin alerjilerinin sınıflandırılması :
- Ani başlangıçlı alerjik antikor aracılıklı akut (ani gelişen) besin alerjisi hastalıkları:
• Anafilaksi
• Oral alerji sendromu
• Ürtiker, anjioödem, deri döküntüleri
• Akut rinit, bronkospazm (alt solunum yollarının daralması)
2. Geç başlangıçlı hücresel immun sistem (savunma sistemi) aracılıklı süreğen besin alerji hastalıkları :
• Besin proteinlerine bağlı enterokolit, proktokolit ve enteropati sendromları
• Kontakt dermatit
3. Alerjik antikor ile birlikte hücresel immun sistem aracılıklı geç başlangıçlı süreğen besin alerjisi hastalıkları
• Atopik dermatit (egzema)
• Astım
• Alerjik eozinofilik özefajit, gastroenterit
Besine bağlı ağır ölümcül Anafilâkside belirtiler
Besini yedikten hatta besinin pişerken çıkan buharını soluduktan hemen sonra (dakikalar, 1-2 saat içinde) başlar. Belirtileri ağızda karıncalanma, kaşıntı, vücutta yaygın ürtiker (kırmızı ödem plakları), karın ağrısı, bulantı, kusma, boğazda tıkanma, ses kısıklığı, solunum güçlüğü, hışıltılı solunum, hipotansiyondur. Ölümcül olabilir. Başlıca tetikleyenler genellikle fıstık, fındık, deniz ürünleri, süt ve yumurtadır. Astımlı ve genç erişkin olmak, egzersiz ve fıstık alerjisi risk faktörleridir. Ölümler çoğu kez alerjik olan besinin bilinmeden tüketilmesinden kaynaklanır. Fıstık, soya, susam, inek sütü proteinleri, gizlenmiş besinler olarak soslar, baharatlı gevrekler, pizzalar ile lokanta yemekleri içinde bulunabilirler.
Bu nedenle ebeveyn, öğretmen gibi kişilerin anafilaksinin ilk belirtilerini bilmeleri ve belirtiler başladığında doktora ulaşıncaya kadar hastanın kası içine epinefrin vererek tedaviye başlamaları gerekir. Bu kişilere epinefrin oto enjektörü kullanılması öğretilmelidir. Bazı kişilerde, bazı besinler alındıktan sonra 2-4 saat içinde egzersiz yapıldığı takdirde anafilaksiyi tetikler. Son yıllarda aerobik, sağlıklı yaşam için sporun popülaritesinin artmasından sonra egzersize bağlı anafilaksi daha sık görülmektedir. Reaksiyonlardan en çok buğday, kereviz, kabuklu deniz ürünleri, fındıklar sorumlu tutulmaktadır.
Ağız yoluyla alerji (Oral polen-besin) sendromu
Hemen hemen sadece ağız ve boğazı tutan bir temas ürtikeridir.
Tipik belirtiler, sorumlu besinin yenilmesinden sonra ani başlayan boğaz, damak, dil ve dudaklarda kaşıntı, şişme, kızarma ve takıntı hissidir. Bu belirtiler genellikle dakikalar içinde kaybolur. Kişide önce ot, huş ağacı gibi bitkilerin polen proteinlerine alerjik antikorlar gelişir. Sonra bu alerjik antikorlar bazı sebze ve meyvelerdeki benzer proteinlerle çapraz reaksiyon verirler. Bu sendrom mevsimsel alerjik rinitli hastalarda yaklaşık %50 sıklığında görülür. Sorumlu proteinler bazı sebzelerin kabuklarında daha yoğun bulunurlar. Bunların soyulması veya pişirilmesi belirtileri önler. Ot poleni kavun, muz ile; huş ağacı poleni ise çiğ patates, havuç, kereviz, armut, kestane, kivi ile çapraz alerji gösterirler.
Lateks alerjisi sendromu
Lateks alerjisi olan kişilerin yaklaşık %50’sinde besin alerjisi görülmektedir. Lateks kivi, avakado, kestane, muz, biber, domates, patates ve ananas ile çapraz alerji göstermektedir.
Deride Besin Alerjisi Hastalıkları
1.Ürtiker Anjioödem (Kırmızı-kaşıntılı ödem plakları): Besin alerjik reaksiyonlarının en genel belirtisidir. Besinle temasa bağlı akut ürtiker sık görülür. Besin alerjisi süreğen ürtikerin sık sebebi değildir.
2. Atopik Egzema (Dermatit) Sendromu: Süt çocukluğunda başlar. Tipik dağılım, aşırı kaşıntı ve süreğen, tekrarlayan bir gidiş gösterir. Solunum ve gastrointestinal belirtiler sıklıkla eşlik eder. %40’ında besinler rol oynar.
3. Besinlere Bağlı Kontakt Dermatit: Temastan 30 dakika sonra kaşıntı, egzematöz döküntüler çıkar. Sorumlu besinler; sebze, hayvansal proteinler, tahıllar, baharatlar ve enzimlerdir.
4. Dermatitis Herpatiformis: Tahıllardaki maddesinin derideki elastin ile çapraz reaksiyon vermesinden ileri gelir. Her yaşta başlayabilir. Çok kaşıntılı, içi su dolu ufak döküntüler, kol ve bacakların dış yüzlerinde belirir. Çölyak hastalığı eşlik edebilir. Tedavisi glutensiz diyettir.
Solunum Sisteminde Besin Alerji Hastalıkları
Besin alerjisi, akut alt solunum yollarının tıkanmasına sık neden olur. Ancak astımdaki rolü %10 kadardır. Pişirilen besinlerin kokulan astım yapabilir. İş yerlerindeki besin buharı mesleksel astım’dan sorumludur. Besin alerjisi, çocuklarda yaşamı tehdit eden astım için bir risk faktörüdür. Tedaviye dirençli astımda, atopik dermatit hikayesi olanda, beslenme problemi olan süt çocuklarında ve besin alerjisi olanlarda besine bağlı astım düşünülmelidir.
Gastrointestinal Sistem (mide-bağırsak sistemi) Besin Alerji Hastalıkları:
1.Alerjik Eozinofilik Özefajit/Gastroenterit
Çocuk ve adolesanlarda daha sık görülür. Hastalar kliniğe kusma, besini reddetme, karın ağrısı, yutma güçlüğü, uyku düzensizliği ve reflü (mide içeriğinin yemek borusuna kaçması durumu) tedavisine yanıt vermeme şikâyetleriyle başvururlar. Başlıca sorumlu besin proteinleri; inek sütü, buğday, soya, fındık ve yumurtadır. İnek sütüne bağlı olanlar bir yıl içinde kendiliğinden diğerleri daha uzun sürer. On iki haftaya kadar “eliminasyon diyeti” (besini tüketmeme) şikayetlerin kaybolması için gereklidir. Steroid tedavisine yanıt verir.
2. Besin Proteinlerine Bağlı Enterokolit
Başlangıç yaşı yaşamın ilk günü bir yaştır. Belirtileri tipik olarak beslenmeden 1-3 saat sonra başlayan kusmadır. Daha sonra ishal, karında şişlik, dehidratasyon ve şok gelişir. Sorumlu besin proteinleri; süt, soya ve pirinçtir. Erişkinlerde balık, kabuklu deniz ürünleriyle benzer sendrom bildirilmiştir. Sorumlu besinin tüketilmemesi ile 24-72 saatte iyileşme olur. Besin duyarlılığı 18-36 ayda kendiliğinden kaybolur.
3. Besin Proteinlerine Bağlı Proktokolit
Yaşamın ilk 1-2 ayında başlar. Belirtisi sağlıklı bebeklerde dışkıda gizli veya yoğun kan bulunmasıdır. Sorumlu besin proteinleri anne sütünden geçen inek sütü, soya ve yumurta proteinleridir. Annenin diyetinden bu besinlerin çıkarılması ile 72 saatte kanama geçer ve bu duyarlılık bir yıl içinde kendiliğinden kaybolur.
4. Besin Proteinlerine Bağlı Enteropati (Çölyak Hastalığı):
Çölyak hastalığı; 6 aylıktan sonra başlar. Yağlı dışkı, kilo alamama, karında gerginlik başlıca belirtilerdir. Çölyakta sorumlu besin proteinleri buğday, arpa, çavdar ve yulaftaki gliadindir. Enteropatide ise; süt, soya, tahıl, yumurta ve balıktır. Çölyak ömür boyu sürerken enteropati üç yılda geçer. Hastalarda genetik bir yatkınlık vardır.
Tanı
Besin alerjisinde tanı koymak zordur. Besinle oluşan erken reaksiyonlarda tanı daha kolay konur. İyi bir hikaye (anamnez) almak çok önemlidir. Hastaya belirti-diyet günlüğü tutturulur. Delme yöntemiyle yapılan besin deri testleri alerjik besinin saptanmasında önemli bir tanısal yöntemdir. Yapılışı kolay ve ucuzdur. Fakat testte kullanılan besin ekstrelerinin standardizasyonu yoktur. Negatif deri testinin besin alerjisi olmadığını gösterme olasılığı %50 iken, pozitif deri testinin hastada besin alerjisi olduğunu gösterme oranı %50’dir.
Serumda besinlere özgül alrji antikorlarının RAST ve ELİSA gibi yöntemlerle araştırılması önemli bir tarama yöntemidir. Testin tanısal değeri %95’in üzerindedir. Sorumlu olduğu düşünülen besinlerin diyetten çıkarılması (eliminasyon diyeti) tanı ve tedavi amacıyla kullanılmaktadır.
Besinle oluşan ürtiker, anafilaksi gibi akut reaksiyonlarda ilgili besin diyetten hemen uzaklaştırılmalıdır. Reaksiyonun eliminasyonla gerilemesi, deri testinin o besinle pozitif olması tanı koydurur. Oral besin yükleme testi besin alerjisi tanısında çok önemli bir tanı yöntemidir. Üç şekilde yapılır:
- Açık: Hekim ve hasta yüklenen besin içeriğini bilir. <3 yaş altındaki çocuklara uygulanır. Pratik gerekçelerle negatif sonuç olasılığı yüksekse ilk önce açık test yapılabilir. Çok duyarlı bebeklerde yeni bir besine başlanırken veya bîr besini uzun süre yasakladıktan sonra tekrar başlarken açık yükleme testi yapılmalıdır.
- Tek kör: Hasta yüklenen besin içeriğini bilmez, doktor bilir.
- Çift kör plasebo kontrollü test: Hekim ve hasta yüklenen madde içeriğini bilmez. Bu test besin aşırı duyarlılığında altın standart test olarak kabul edilir. Belirgin reaksiyon hikayesi olan ve o besine özgül alerji antikoru bulunanlarda veya anafilaksi hikayesi olmadan serum antikoru belli bir düzeyin üzerinde olanlarda besin yükleme testi yapılmamalıdır. Ölümcül olabilir.
Tedavi
Besin alerji tedavisinde günümüzde geçerliliği kesin kanıtlanmış tek tedavi, alerjiye yol açan besinin doğru tanımlanarak diyetten tam olarak çıkarılmasıdır. Diyetten çıkarılması önerileriyle birlikte hastaya eğitim verilerek reaksiyonun erken bulgularının tanıtılması, besin etiketlerinin okunma alışkanlığının kazandırılması esastır. Hastanın mutlaka yazılı acil tedavi planı olmalı ve gerekirse epinefrin taşımalıdır. Antihistaminik ve yanı sıra tıbbi uyarı bileziği ve pusulası taşıması gerekir.
Yüksek riskli bebekleri emziren annelerin fıstık, fındık hatta gerekirse süt, yumurta yememesi uygundur. Yüksek riskli bebeklere 4-6 aya kadar katı gıdalar, bir yaşa kadar inek sütünün verilmemesi, yumurtanın iki yaşa kadar, fıstık, fındık ve balığın üç yaşa kadar verilmemesi önerilir. Sonuç olarak günümüzde besin alerjisi tedavisinde besinin diyetten çıkarılması ve acil tedavi dışında etkin bir tedavi olmamasına karşın, anti IgE antikoru, alternatif immuno-modülator
tedaviler, mutasyona uğratılmış rekombinant alerjenler, hipoalerjen besinler gibi yeni tedavi seçenekleri üzerinde çalışılmaktadır. Bu bilgilerin ışığında yakın gelecekte hastalara etkili ve güvenilir tedaviler sağlanabileceği söylenebilir.