Epilepsi (Çocuk)

Epilepsi (Sara) Hastalığı Nedir?

Epilepsi, beyinde nöronal (sinirsel) aktivitenin anormal artmış veya tekrar­layan aktivitesine bağlı olarak görülen geçi­ci bulgu ve/veya belirtilerin oluşması ve bunların nörobiyolojik, gelişim ve psikososyal sorunlara yol açmasıdır. Nöbet ter­minolojisi tek bir atağı temsil ederken epi­lepsi terminolojisi tekrarlayan nöbet atakla­rını temsil eder. Epilepsi genetik ve çevre­sel faktörlerin etkileşimi sonucu klinik ola­rak farklılık gösterebilen bir durumdur.

Yaş: Tüm dünyada 15 yaş altında yaklaşık 10.5 milyon çocuğun epilepsi hastası oldu­ğu tahmin edilmektedir. Bu tüm epilepsi hastalarının %25’ini oluşturmaktadır. Yılda 3.5 milyon insanın epilepsi geliştirdiği, bu hastaların %40’ının 15 yaş altında olduğu ve %80’inden fazlasının gelişmekte olan ül­kelerde yaşadığı belirtilmektedir. Çocuk­luk yaş grubundaki epilepsilerde popülasyona dayalı çalışmalar yıllık yeni hasta gö­rülme oranlarını gelişmekte olan ülkelerde 61-124/100.000 ve gelişmiş ülkelerde

41-50/100.000 olarak belirtmektedir. Görül­me sıklığı çalışmaları ile çocuk ve

adölesanlarda oranlar 4.5-5/1000 ve erişkinlerde 6/1000 ve genel görülme sıklığı

4-10/1000 olarak tanımlanmaktadır.

Epilepsi Nedenleri

Çocukluk yaş grubundaki epileptik sendromların bazıları yaşa bağımlı olarak ortaya çıkarlar. Gelişimsel anomali­ler, hipoksik doğum öyküsü (doğumda oksijensiz kalma), zor doğum, metabolik ve kalıtsal ilerleyici hastalıklar, serebrovasküler olaylar (inme), kafa trav­ması, tümörler, enfeksiyöz hastalıklar, elektrolit bozuklukları neden olabilir. Özel­likle bir yaş altında çocuklarda beynin yapı­sal bozuklukları ve metabolik hastalıklar önemli bir grubu oluşturur.

Epilepsi Nedenleri Ve Risk Faktörleri

• İdiyopatik: nedenin bulunamadığı grup

• Doğuştan: santral sinir sistemi malformasyonları (bozuklukları), nörokutanöz hastalıklar, mo­tor ve mental gelişme gerilikleri

• Santral sinir sistemi enfeksiyonları (me­nenjit, ensefalit)

• Toksik ve metabolik nedenler

• Santral sinir sistemi tümörleri

• Perinatal (doğum öncesi) nedenler: doğum travması, asfiksi-hipoksi, diğer perinatal nedenler

• Travma

Aile hikayesinin olması, yenidoğan döne­minde nöbetler, ateşli dönemde tekrarla­yan nöbetlerin bulunması epilepsi için risk faktörü olabilir.

Belirti ve Bulgular

Nöbetin kaynaklandığı beyin bölgesine göre belirti ve bulgular de­ğişebilir. Epilepsi sınıflandırılması da nöbet sırasında görülen belirti ve bulgular yanı sı­ra nöbetin kaynaklandığı beyin bölgesine göre yapılabilir. Örneğin kasılmalar tonik, klonik, tonik ve klonik, miyoklonik veya atonik olarak adlandırılabilir. Nöbet sırasın­da aşırı terleme, kan basıncı değişiklikleri şeklinde otonomik belirtiler olabileceği gi­bi sadece duyusal belirtiler ile gidebilen nöbetler de olabilir. Nöbet öncesinde his­sedilen duygular, nöbet sırasında bilinç ka­panıklığı olup olmadığı, nöbetin hangi vü­cut kısmından başladığı ve diğer ekstremitelere (uzuvlara) yayılıp yayılmadığı gözlenmelidir.

Tanı

Epilepsi tanısı klinik bir tanıdır. Tek­rarlayan her atağın tanısı epilepsi değildir. Bu nedenle özellikle paroksismal (kendiliğinden, ara sıra) epileptik olmayan olaylar ayırıcı tanıda tartışılmalı ve dışlanmalıdır. Elektroensefalografi (EEG) epilepsi tanısını destekleyici bir laboratuar tetkikidir. EEG beyin hücrelerinden kaynaklanan normal ve anormal elektriksel aktivitelerin kafa derisi üzerinden kaydedil­mesini sağlayan bir yöntemdir. Elektrotlar kafa derisine özel bir yöntemle pasta deni­len iletken bir madde aracılığı ile yapıştırı­lır. Bu elektrotların ikisi arasındaki elektrik­sel potansiyel değişiklikleri hareket eden bir kağıt üzerine büyütülerek kaydedilir. Bu esnada aletten kişiye herhangi bir elek­triksel akım iletilmesi değil aksine kişinin beynindeki elektriksel aktivitenin kağıda aktarılması söz konusudur. Nöbetsiz olu­nan dönemde (interiktal) hastaların %70’inde EEG bozukluğu saptanabilir. Hi­kaye, özgeçmiş ve soy geçmiş bilgileri ta­mamlanmış olan bir hastada fizik ve nöro­lojik muayeneyi takiben yapılacak tetkikler tam kan sayımı, kan biyokimyası ve EEG istenir. Bazı vakalarda psikometrik değerlendirme ve nöro görüntüleme (manyetik rezonans görüntüleme,MRG) tetkikleri gerekir. Uykusuz­luk sonrası uyku ve uyanıklık EEG’sinin çe­kilmesi ve derin soluma gibi uyarıcı yön­temlerin uygulanması bozukluğu gösterme ihtimalini arttırabilir.

Klinik olarak nöbeti olan her hastada EEG bozukluğu gösterilemeyebileceği gibi nöbet veya epilepsisi ol­mayan kişilerde de EEG bozukluğu görüle­bilir. Nöbetleri kaydetmek üzere kısa ve uzun süreli EEG video monitorizasyonu kullanılabilir.

Kısa Süreli EEG-Video Monitorizasyon (KS-EEG-VM)

15-30 dakika süre ile çekilen EEG kayıtları ile bozukluk elde edilemeyen veya klinik olarak geçirilen nöbetin video ile kaydedilerek görülmesi ve değerlendi­rilmesi gereken durumlarda bu yönteme başvurulmaktadır. Bu yöntemle EEG ve vi­deo kayıtları eş zamanlı olarak yapılabil­mektedir. Bu yöntem nöbetlerle karışan bazı durumların ayırt edilmesinde de kullanılmaktadır.

Uzun Süreli EEG-Video Monitorizasyon (US-EEG-VM): 15-30 dakika süre ile çekilen EEG ve 3-4 saat süreli KS-EEG-VM kayıtlan ile bozukluk elde edilemeyen veya klinik olarak geçirilen nöbetin bu sürede video ile kaydedilememesi halinde, dirençli epi­lepsi nöbetleri nedeniyle cerrahi planlanan hastaların hazırlanması amacıyla uzun süre­li EEG video monitorizasyon kayıtlarının yapılması gereken hastalarda bu yönteme başvurulmaktadır. KS-EEG-VM’dan en önemli farkı hastanın yataklı servis içinde en fazla 7-10 gün EEG ve video kayıtlarının yapılmasıdır. Çok sık nöbet görülmesi ha­linde bu süre daha kısa (2 gün) olabilmek­tedir. Burada esas amaç cerrahi öncesi ha­zırlanan hastalarda epilepsiye neden olan odağın saptanabilmesi için gerekli olan nö­bet kayıtlarının yapılabilmesidir.

Hastaya göre değişmekle birlikte genellikle en az 3 nöbet kaydının yapılması amaçlanmakta­dır. İşlem olarak bu da bir EEG yöntemidir ve EEG için anlatılan tüm kurallar ve yön­temler US-EEG-VM için de geçerlidir.

Tedavi

Çocukluk yaş grubunda epilepsi izlemi ve tedavisi altta yatan nedene, hasta­nın fizik ve nörolojik muayene bulgularına, epilepsi sınıflaması ve EEG bozukluğuna göre farklılıklar gösterir. Bu nedenle teda­vide ana prensipler izlenmekle beraber, kullanılacak antiepileptik ilaç şeması ve te­davi protokolü hastaya özel olarak planlan­malı ve yürütülmelidir.

Seyir

Nöbetin tipine ve doğal seyre göre farklılık gösterir. Örneğin idiyopatik nöbet­leri olan

2-12 yaş arası çocuklarda kendili­ğinden nöbetsiz kalma veya antiepileptik ilaçlar ile nöbet kontrolü yüksektir. Diğer taraftan yeni tanı alan epilepsi hastalarının yaklaşık %50’si ilk seçilen antiepileptik ila­ca yanıt vermez. Böyle durumlarda ilacın değiştirilmesi veya tedaviye yeni bir ilacın eklenerek çoklu ilaç tedavisi denenebilir. Bunun yanı sıra bazı ilaçlar bazı nöbet tip­lerini arttırabilir.

Çocukluk yaş grubunda bazı nöbet tiplerinin (kompleks parsiyel, tonik ve atonik nöbetler, infantil spazmlar, Lennox Gastaut sendromu) kontrolü zor olabilir. Tedavi için antiepileptik ilaç seçi­minde ilacın etki mekanizması ve yan etki­lerinin bilinmesi, ilacın formülasyonu, ma­liyet, bazı özel nöbet tiplerine etkin olan ilaçların bilinmesi yanında hasta ile ilişkili faktörlerin gözden geçirilmesi ve lokalizasyon ilişkili epilepsilerde hastalığın seyri sı­rasında olası epilepsi cerrahisi için değer­lendirmelerin yapılması önemlidir.

Yorum yapın