Erişkinde Astım Tedavisi

Alerjik Astım (Erişkindeki)

Astım, bronş sisteminin süregen inflamatuvar (mikrobik olmayan iltihabi karakterli) bir hastalığıdır. Hastalığın oluşmasında kemik iliği tarafından yapılan ve kan yoluyla bronş sistemine geçen bir çok hücre rol oynar. Solunum yollarının belirli uyarıların tesiriyle geçici olarak daralması sonucunda nefes darlığı, hırıltılı solunum ve öksürük ortaya çıkmak tadır. Hastalığın tüm dünyada artış gösterdiği kabul edilmektedir. Çoğu yerde astım ve alerjik astım terimleri eş anlamlı olarak kullanılır. Esasen testlerle tesbit edilen alerjik/ atopik yapılı kişilerin astımına alerjik astım denilir. Erişkin astımlıların yaklaşık üçte biri gerçek anlamda alerjiktir.

Yaş

Her yaşta görülebilir. Tüm astımlıların kabaca %75’i 30 yaşından önceki dönemde başlamıştır. Bu yaştan önce başlayan astımın alerji/atopi ile birlikteliği daha sıktır.

Cinsiyet

Genelde çocukluk döneminde erkeklerde, erişkin dönemde kadınlarda biraz daha sık görülür. Bazı araştırmacılar cinsiyet farkını kabul etmemektedir.

Risk Faktörleri

En büyük risk faktörü uygun bir genetik yapıdır. Gerek astım ve gerekse alerji ayrı ayrı ailesel özellik taşır, genellikle hastaların ailelerinde alerjik veya astımlı akrabaların bulunması beklenen bir durumdur. Genetik dışında çevre ve meslek koşulları da önemli risk faktörü olarak kabul edilir. Örneğin fırıncılık, mobilyacı lık, plastik endüstrisi, kuaförlük gibi meslekler astım için risklidir.

Astım Belirti ve Bulguları

Solunum yolları çaplarının kontrolünde sinirsel, hücresel ve bu hücrelerden kaynaklanan çok sayıda kim yasal faktörlerin rolü bulunur. Bronşların genişlemesi veya daralması bazı sinir uçlarının uyarılmasıyla olabildiği gibi burada biriken hücrelerin salgıladığı biyolojik maddeler de hava yolunda tıkanmaya varan değîşiklikler yapabilmektedir. Vücudun duyarlı olduğu herhangi bir etken veya alerjen ile karşılaşıldığında ortaya çıkan tablo ya (öksürük, nefes darlığı, hırıltılı solunum, göğüs ardında ağrı, baskı hissi vs) erken reaksiyon denmektedir.

Bu olayın hemen ardından bazı iltihabi hücrelerin duvarında yer alan fosfolipid yapıdaki bileşimden ye ni kimyasal maddeler sentezlenir ve bunlar daha sonra saatler sürecek olan geç reaksiyona zemin hazırlarlar. Bu durumun sürekli olarak tekrarlanması tabloyu müzmin süregen bir süreç içine sokar. Alerjik olsun veya olmasın astımlı hastaların ortalama yarısının burun (sürekli nezle, burun tıkanıklılığı, polipler), boğaz (farenjit) ve sinüzit problemleri vardır. Yani bu kişilerin burun sinüs- boğaz ve akciğer organlarında genel bir duyarlılık hakimdir.

Astımlılarda en sık rastlanan alerjik duyarlılık; ev tozu akarları na, bitki polenlerine, kedi-köpek gibi kürklü ev hayvanlarına ve küf mantarlarına karşıdır. Gıdalara karşı alerji, çocukluk yaş grubunda yaygın olmasına karşın, erişkinler için önemli boyutta bir sorun değildir. Bir diğer eşlik eden durum ise ilaç alerjisidir. Erişkin astımlı hastaların kabaca beşte birinde ağrı kesici ve romatizma tedavisin de kullanılan ilaçlara karşı çeşitli tipte aler jik reaksiyonlar görülür. Özellikle aspirin türü ağrı kesici ilaçlara karşı duyarlı olan astımlılarda, burun polipi (burunda et oluşması) çok sık görülmektedir. Bu tablonun diğer isimleri “aspirin astımı, ASA triadı, Widal sendromu veya Samter sendromu” dur.

Ender olarak görülen arı sokması na bağlı alerjik tablo esnasında da astım krizi ortaya çıkabilir. Hem erişkinler hem de çocuklar için bir diğer önemli neden de, kimyasal maddeler, gıda katkı maddeleri ve boyalardır. Bu kimyasal maddelere karşı gerçek anlamda bir alerji oluşmaz, vücutta bunlara karşı oluşmuş antikorlar tesbit edilemez, yani olay gerçek bir alerji değil, bir aşırı duyarlılık veya tahammülsüzlük hali dir. Alerjik olsun veya olmasın astımlı hastaların hemen tamamı kimyevi koku, gazlar ve tozlu ortamlardan rahatsız olurlar. Soğuk, efor yapmak, gribal enfeksiyonlar, adet dönemi, stresli durumlar veya kişiye göre değişen bazı mevsim ve dönemler astımı tetikleyebilir. Uygun tedavi ile bu durum kaybolur.

Tanı

Bahsedilen yakınmaların birlikte olduğu durumlarda tanı, hastanın öyküsü ile konur. Ancak sadece öksürük gibi tek tip yakınmanın ön planda olduğu kişilerde tanı çoğu zaman gecikmektedir. Solunum fonksiyon testleri ve akciğer grafisi tanıya yardımcı olabildiği gibi tamamen normal de olabilir. Doktorunuzun gerekli gördüğü durumlarda alerji testleri tanı ve tedaviye yardımcı olabilir.

Tedavi

Bugün tüm dünyada kabul edilen tedavi esasları, hastanın astım hakkında eğitilmesi, kişinin yaşadığı ortamdan etkilendiği veya duyarlı olduğu alerjen ve etkenlerin uzaklaştırılması ve düzenli ilaç tedavisidir. Hastalık devam ettiği sürece ilaç tedavisi sürdürülmelidir. Hastalar kendile rini kontrol için peakflowmetre (pefmetre) ile evlerinde solunum fonksiyonlarını ölçüp kaydedebilirler. Bu basit taşınabilir, ucuz ve pratik bir alettir.

Tedavide iki ana grup ilaç kullanılmaktadır.

* Birinci grup tedavi ve kontrol amacıyla düzenli kullanımı gerektirir (en etkini kortizon içerenlerdir). Bu ilaçların yan etkileri sadece lokal tahriş niteliğinde olup her kullanım sonrası su ile ağız ve boğaz temizliği ve gargara yapılması yeterlidir.

* İkinci grup ilaçlar ise sadece yakınmaları geçirmek için sadece gereken durumda kullanılırlar. Astımlılar için solunum yoluyla kullanılan özel ilaçlar geliştirilmiştir. Bunların sprey ve kuru toz içeren tipleri vardır. Halk arasında aşı tedavisi olarak da bilinen immünoterapinin yeri halen tartışmalıdır. Bu tedavi yönteminde; hastaya duyarlı olduğu alerjenler gittikçe artan miktarlarda verilerek kişinin teorik olarak bunlara karşı duyarsızlaşması amaçlanmaktadır. Ancak bu tedavi yönteminin, etkinliğinin tartışılması ve ciddi yaşamsal yan etkileri nedeniyle giderek popülerliğinde azalma gözükmektedir. Eğer uygulanması düşünülüyor sa sadece Alerji kliniklerinde ve Alerji has talıkları uzmanı nezaretinde her türlü ön lem ve hastadan yazılı onay alınarak yapıl malıdır.

Seyir

Genel olarak hastalığın ve/veya has talığa eğilimin ömür boyu sürdüğü kabul edilmektedir. Çocuklukta başlayan astımın bir kısmı kendiliğinden düzelmektedir. Ancak erişkin dönemde hastalık yine geri gelebilir. Şiddeti zamanla değişim gösterebilir. Ender olarak düzelebilir.

 

Yorum yapın