Kronik Obstriktif Akciğer Hastalığı

Kronik (Süreğen) Obstriktif Akciğer Hastalığı (KOAH):

KOAH; solunan havanın ulaştığı, gaz alışverişi yapılan terminal bölgelerin ve buraya kadar havanın ulaşmasını sağlayan iletici hava yollarının hastalığıdır. Hastalık iletici hava yolarında ve gaz alışverişi yapılan alveol (hava keseleri) duvarlarında inflamasyon (yangı), hasar ve yapısal değişikliklerle seyreder.

Havayollarında, inflamasyon sonucu yapısal değişiklikler, duvarlarda kalınlaşma, kısmi daralmalar gelişir. Havayollarında salgı yapan hücreler artar. Bu şekilde solunan havanın akım hızı azalır ve solunan havanın dağılımı bozulur. Alveollerin birçoğunda gelişen hasar sonucu doku kaybı ile gaz alışverişi yapılan toplam alan küçülür. Hasar sonucu ortadan kalkan alveol alanlannda genişleme, balonlaşma ile solunumla gaz değişimi için kullanılan birim zamandaki hava miktarı azalır.

Havayolları ve alveoller elastik özelliklerinin bir kısmını kaybeder. Sonuçta gaz alışverişi ile solunan havadan kana geçen oksijen azalır ve oksijenle enerji üretilirken açığa çıkan karbon dioksit soluk havası ile yeterli oranda dışarı atılamaz. Bu değişimler yavaş gelişir. Böylece solunum organının rezervini yavaş ve ilerleyici olarak azaltır.

İletici havayollanndaki değişiklikler kronik bronşit, gaz alışverişi alanlarındaki değişiklikler amfizem olarak bilinir. Değişiklikler birlikte ama çoğu kez biri diğerinden daha fazla olarak ve uzun yıllar boyunca çok yavaş, ama ilerleyici olarak gelişmektedir. Solunum kapasitesi ve rezervi azalır. Solunum fonksiyonundaki bu azalma, efor kapasitesini daraltır. Efor kapasitesinin çok yavaş oranda ve yıllar boyu süren daralması, hastalığın ancak ileri yaşlarda veya alevlenme dönemlerinde farkına varılmasına neden olur.

Hastalık belirli bir evreye ulaşıncaya kadar hastalar durumun farkına varmaz. Azalan efor kapasitesi ilerleyen yaşa ve çoğu kez sigaranın neden olduğu KOAH a değil, doğru olarak sigaraya bağlanır.

Sıklık

 Dünyada KOAH, ölüm nedenleri içerisinde ilk sıralarda yer almaktadır. 2020 yılında tüm dünyada ölüm nedenleri sıralamasında üçüncülüğe yükseleceği hesaplanmaktadır. Bunun nedeni dünyada çok yaygın olan sigara tüketimidir. Çünkü KOAH gelişmesinde en önemli risk faktörü sigaradır. Pasif sigara içimi de risk faktörüdür. Diğer sigara ile kıyaslanamayacak derecede düşük riskler ise, solunabilen tozlar ve kimyasal maddeleri içeren iş kolları, ev içinde kullanılan, hava kirliliğine neden olan fosil yakıtlardır. Toplumlara göre değişmekle beraber sigara içen yaklaşık yüz kişiden on ila yirmisinde KOAH gelişmektedir. Dünya da olduğu gibi ülkemizde de sigaraya daha erken yaşlarda başlanmaktadır. Sigaraya başladıktan 30-40 yıl sonra tanınabilen KOAH için erken yaşlarda başlanan sigara erken KOAH demektir.

Hastalığın düzelmesi hatta ilerlemesinin durdurulması imkansızdır. Bu nedenle KOAH’ın neden olduğu maluliyet dönemi daha erken yaşlarda başlayacaktır. Erişkinlerin yaklaşık yarısı sigara içtiğine göre ülkemizdeki toplam KOAH hasta potansiyelinin hangi boyutlarda olduğu kolay anlaşılacaktır. Diğer önemli bir risk faktörü ise, hastalığa ailevi yapısal yatkınlıktır.

Belirti ve Bulgular:

Hastalık çok daha erken yaşlarda başlamasına rağmen hastalığın erken tanınabilmesi ancak 40 yaş dolaylarındadır. Solunum fonksiyonundaki kaybın oranı ile hastanın efor kapasitesi arasında paralellik vardır. Solunum fonksiyonundaki kaybın çok yavaş ilerlemesi hastalığın belirtilerinin de yavaş gelişmesine neden olur.

Belirtiler ancak hastalık ilerledikten sonra belirgin hale gelir. Akut alevlenme ile sağlık merkezlerine başvuranlarda, ve dikkatli sorgulama ile efor kapasitesinde aynı yaş grubuna göre sınırlanması bulunan sigara içicilerinde KOAH mutlaka düşünülmelidir. Hastalığın en önemli belirtisi nefes darlığıdır. Nefes darlığı efor kapasitesinin daralması örneğin yokuş, merdiven çıkmakta zorlanma şeklindedir.

Bronşitlilerde öksürük ve balgam hikayesi özellikle kış aylarında fazladır. Akut alevlenme dönemlerinde de balgam artar ve görüntüsü değişir. Amfizemin hakim olduğu hastalarda ise öksürük balgam çıkartma pek bulunmaz.

Bronşitin hakim olduğu hastalar genellikle kısa kalın boyunlu ve kiloludurlar. Amfîzemliler ise ince yapılı omuzları yukarda eforla, dudaklarını büzerek soluk vermeleri karakteristiktir.

KOAH tanısı sigara başta olmak üzere risk faktörlerinin varlığı, hastanın öyküsü ve fizik muayenesi spirometre ile saptanan solunum fonksiyonlarındaki değişikliklerle konulur.

Solunum fonksiyonlarını ölçmek için birçok test vardır. Bunların içerisinde spirometri ile yapılan, hem basit ve hem de hastalığın tanı ve takibinde en çok yardımcı olanıdır.

Standart akciğer grafisi ve bilgisayarlı akciğer tomografisi, tanıdan çok başka hastalıkların varlığını göstermede ve bazı özel durumlarda gerekebilir. Spirometre ile belirli zaman dilimi içerisinde çıkartılan hava miktarı, havanın en yüksek dahil akım hızlan azalmış, maksimum miktarda çıkartılabilen havanın süresi uzamıştır. Aynı cins, yaş ve boydakilerle karşılaştırılarak bulunan değerlerin yorumu yapılır. Test sonuçlan tam olarak yansıtmasa da hastalığın evresini saptamada en önemli yardımcıdır. Hava akım hızları astımda da azalır. Ama burada kendiliğinden veya tedavi ile anlamlı oranda düzelir. KOAH ise geri dönüşümsüz ve ilerleyicidir. Son evre de solunuma kalp yetmezliği de eklenir. Efor kapasitesi daha da sınırlanır.

Tedavi:

KOAH asla tam olarak düzelme göstermeyen ilerleyici bir hastalıktır. Bulaşıcı değildir. Kanıta dayalı en önemli tedavi, risk faktörleriyle temasın kesilmesinin sağlanmasıdır. En önemli risk olduğuna göre, sigara ile temas ne kadar erken dönemde kesilirse hastalığın ilerlemesi o ölçüde yavaşlatılabilir. Kullanılan hava yollarını genişleten ve inflamasyonu azaltan ilaçların çok sınırlı oranda yararları vardır.

Hastalığın ilerlemesi ile paralel olarak bazı bakteriler hava yollarına yerleşir. Grip gibi bazı zemin hazırlayıcı faktörlerlerin de etkisiyle solunum yolları enfeksiyonları sıktır. Bu hastalarda normallerden farklı olarak solunum yollannı enfeksiyonlannı ispatlamak zordur. En önemli ölçü çıkartılan balgamın artışı ve renginin değişmesidir. Hastaların sağlık merkezlerine müracaatlarında bazen bu hastalara gereksiz antibiyotik verilebilmektedir. Geliştikten sonra enfeksiyonu tedavi yerine, önlemek çok daha faydalı ve ucuz bir yöntemdir. Sınırlı oranda da olsa grip ve pnömokok aşıları yararlıdır.

Eğitimin, rehabilitasyonun, hastaların özellikle ileri evrelerde beslenmelerinin önemi son yıllarda daha iyi anlaşılmıştır. Yapılan bir çok ilaç tedavisinden daha faydalıdır. Oksijen yetersizliğine bağlı morarmaların geliştiği dönemde oksijen tedavisi, çok yararlı olur.

 

Yorum yapın