Narkolepsi

Narkolepsi aşırı uykululuk atakları ile seyreden bir rahatsızlıktır.

Yaş

Narkolepsinin genellikle ilk ortaya çıkan belirtisi uyku ataklarıdır. Bu belirti sıklıkla 20li, 30lu yaşlarda görülmeye başlar. Zaman içerisinde rahatsızlığın diğer belirtileri de tabloya eklenebilir.

Cinsiyet

Narkolepsinin erkeklerde kadınlara göre biraz daha sık görüldüğü bildirilmektedir.

Risk Faktörleri

Narkolepsi seyrek görülen bir uyku rahatsızlığıdır. Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleştirilen araştırmalarda toplum içerisinde yaygınlığı %5 civarında bulunmuştur. Hastalığın oluş nedenleri halen tümüyle aydınlatılamamıştır. Yapılan araştırmalarda hastalığın genetik bir yönü olduğu kesinlik kazanmıştır. Bununla birlikte yalnız genetik değil, çevresel etkenlerin de rahatsızlığın oluşumunda önemli bir rolü olabileceği düşünülmektedir.

Son yıllarda, insanlarda ve narkoleptik hayvanlarda gerçekleştirilen araştırmalardan, beyinde bulunan hipokretin (orexin olarak da bilinir) adı verilen bir madde ile ilgili bozuklukların narkolepsinin gelişmesinde önem taşıdığına dair bulgular elde edilmiştir. Hipokretin peptid yapıda sinir hücreleri arasında iletimi sağlayan (nörotransmitter) bir maddedir.

Belirti ve Bulgular

 Narkolepsi aşırı uykululuk atakları ile seyreder. Uyku ataklarına ek olarak bir diğer temel belirtisi katapleksidir. Uyku paralizisi ve hipnagojik halüsinasyonlar bu hastalarda görülen diğer belirtiler arasındadır.

Uyku atakları genellikle rahatsızlığın ilk ortaya çıkan belirtisidir. Narkoleptikler sabahları uyandıklarında kendilerini dinlenmiş ve yenilenmiş olarak hissedebilirler. Ancak, saatler içerisinde uykululuk hissi ortaya çıkar. Koşullar mümkün olabilirse biraz uyumak kişiyi bir süreliğine rahatlatabilir ancak çok geçmeden uykululuk hissi yeniden ortaya çıkar. Bu şekilde tekrarlayan uyku atakları kişinin sosyal işlevlerini belirgin olarak aksatabilir ve uyumunu bozabilir.

Katapleksi, ani bir duygusal tepki (şaşkınlık, coşku, korku, cinsel heyecan gibi) sırasında ortaya çıkan yaygın (tüm vücutta) ya da belirli kas grupları ile sınırlı kas gücü kaybıdır. Sınırlı olarak ortaya çıktığında kişinin başı ya da bir ekstremitesi (kolu-bacağı) tonus kaybına bağlı olarak birden bire sarkabilir, yaygın olduğunda ise kişi tümüyle yığılıp kalabilir. Bu durum saniyeler, en geç dakikalar içerisinde kendiliğinden ve tümüyle düzelir.

Uyku paralizisi, halk arasında “karabasan” olarak ifade edilen belirtidir. Uyku sırasında aniden ortaya çıkan kas gücü (tonus) kaybıdır. Bu durum saniyeler, en geç dakikalar içerisinde kendiliğinden düzelme eğilimindedir. Ancak genellikle ilk ortaya çıktığı anda kişiye büyük bir korku yaşatabilir.

Hipnogojik halüsinasyonlar, uykuya dalma sırasında ortaya çıkan canlı görsel,işitsel rüya benzeri algısal deneyimlerdir. Rahatsızlığın son iki belirtisi izole olarak (narkolepsi hastalığı olmaksızın) normal toplumda da görülebilmektedir.

Tanı

Öykü ve klinik muayene ile hastalığın her iki temel belirtisi de (uyku atakları, katapleksi) saptanmışsa uyku değerlendirmesi öncesi konulan ön tanının güvenilirliği yüksektir. Ancak rahatsızlığın kesin tanısı uyku laboratuvarında konulabilir.

Tedavi

 Kesin tanı konduktan sonra hastalara düzenli uyku saatleri, ağır yemeklerden ve alkol alımından sakınmaları, tehlikeli araç ve gereçleri kullanmamaları öğütlenmelidir. Sosyal koşullan uygun olan hastalara atakların en yoğun olduğu saatlerde kısa süreli olarak uyumaları önerilebilir. Bu şekilde o saatlerde gelebilecek bir uyku atağı kontrol edilebilmektedir. Bu işlem gerektiğinde günde birkaç kez tekrarlanabilir.

Uyku ataklarının tedavisi için genellikle uyarıcı (psikostimülan) ilaçlar tercih edilir. Amfetamin, metamfetamin, dekstroamfetamin ve metilfenidat bu grupta yer alan ilaçlar arasındadır. Bu ilaçlar Türkiye’de yalnızca kırmızı reçete ile hekim kontrolünde alınabilmektedir. Aşırı uykululuk belirtilerinin tedavisinde kullanılabilen diğer bir ilaç modafinil’dir. Rahatsızlığın diğer belirtilerinin tedavisi için antidepresan ilaçlar tercih edilmektedir.

Seyir

Narkolepsi ilaç tedavisi ile belirtileri kontrol altına alınabilen bir rahatsızlıktır. Ancak ilaç tedavisi, rahatsızlığın gerisinde yatan beyin patolojisi üzerinde düzelme sağlayamamaktadır. Gene de, yaşamın ilerleyen yılları içerisinde belirtilerin şiddetinde kendiliğinden bir azalma olabilmektedir.

Yorum yapın