Alkol Bağımlılığı

Alkol Bağımlılığı

Alkol; bağımlılık yapıcı maddeler arasında en sık kullanılanlardan biridir. Düşük miktarlarda alındığında uyarıcı, keyif verici ve davranışlar üzerinde kontrolü azaltıcı etkileri vardır. Ancak yüksek miktarda alındığında beyin işlevlerini baskılar veya bozar. Dikkat, konuşma ve hareket yetileri etkilenir. Davranışlar dürtüsel ve saldırgan bir hal alabilir. Bu nedenle alkol ciddi zararlara yol açabilmektedir. Düzenli olarak ve çok miktarda içki içen kişilerde ağır bedensel, ruhsal ve sosyal sorunlar gelişebilmekte; bu sorunlar ailelerini de etkileyebilmektedir. Trafik kazaları, cinayetler ve özkıyımlar önemli oranlarda alkolle ilişkilendirilmektir.

Dolaşım ve solunumu kontrol eden beyin bölgeleri üzerine etkisi nedeniyle ağır alkol zehirlenmesi durumlarında ölüm sebebi de olabilmektedir. Erişkin ve ergenlerde alkol kullanımının yaygınlığı göz önünde tutulduğunda bir uçta sosyal içicilikten diğer uçta alkol bağımlılığına uzanan değişik tüketim biçimleri ta- nımlanmıştır. Bu iki ucun arasında riskli içme ve sorunlu içicilik gibi ara evreler yer almaktadır. Bu biçimlerin birbirinden ayırdedilmesi bazen güç olabilmekte, bireysel değerlendirme ve tanı ölçütlerinin kullanılması ile bu güçlük aşılabilmektedir. Bir başka deyişle alkol bağımlılığı tanısının konulabilmesi için aşağıdaki 7 ölçütten en az üçünün 12 aylık bir dönem içinde mevcut olması gerekmektedir.

Tanı Ölçütleri

  • Tolerans gelişmiş olması: Alkolün etkisinin azalması ve istenen etkiyi elde etmek için alınan alkol miktarının arttırılması.
  • Kesilme sendromu: Alkol alımı azaldığında ya da kesildiğinde kesilme (yoksunluk) belirtilerinin ortaya çıkması.
  • Alkol kullanımı üzerinde kontrol kaybı: Niyetlenilenden daha çok miktarlarda ve daha uzun sürelerle içki içme, başlayınca durduramama.
  • İçkiyi azaltma ya da bırakma çabalarına karşın bırakamama, bırakıp yeniden başlama, içkiye karşı güçlü bir istek hissetme.
  • İçki içme ile ilgili etkinliklere çok zaman ayırma.
  • 6. Başka yükümlülükleri, sorumlulukları ihmal etme, aksatma.
  • Sosyal ve yasal sorunların, bedensel ve ruhsal sağlık sorunlarının varlığına rağmen içki içmeyi sürdürme.
  • Tolerans ve kesilme belirtilerinin varlığı kişide maddeye karşı fiziksel/fizyolojik bağımlılığın gelişmiş olduğunu gösterir.

Genel tanım içerisinde alkolizm, gelişimini ve belirtilerini genetik, psikososyal ve çevresel etkenlerin belirlediği süreğen seyirli bir hastalıktır. İyileşebileceği gibi ilerleyici ve hatta öldürücü olabilir. İçme kontrol edilemez, ve zararlı sonuçlarına rağmen içme sürdürülür. Süreğen alkol kullanımı birçok bedensel ve ruhsal sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Alkol bağımlılarında alkolün kesilmesi ya da azaltılması ile alkol kesilme sendromu ortaya çıkmaktadır. Bazen bu hastaların bir kaza ya da bedensel hastalık nedeniyle hastaneye yatırılmaları kesilme sendromunu başlatabilmektedir.

Kesilme sendromunda nabız hızlanır, kan basıncı ve vücut ısısı yükselir, bulantı-kusma, terleme ve titreme olur. Daha ağır durumlarda hasta havale geçirebilir, bilinç bulanıklığı ve görme hallusinasyonları ve illuzyonları (hayaller görme) olabilir. Bu durumdaki hastaların tedavisinin hastaneye yatırılarak yapılması gerekmektedir. Ayrıca süreğen alkol kullanımı beyinde harabiyet yaparak dikkat ve bellek bozukluklarına, demansa (bunamaya), çevresel sinirlerde harabiyet nedeniyle de uyuşmalar ve his kayıplarına yol açabilmektedir. Mide, pankreas ve karaciğer hastalıkları da alkol bağımlılarında sık olarak gelişmektedir. Alkol bağımlılığı ile birlikte bulunan ya da ona bağlı gelişmiş olan depresyon ve diğer ruhsal belirtilerin de varsa saptanması ve tedavi edilmesi gerekmektedir.

Tedavi

Hastalarda sorunun inkarı sık görülür. Hasta yakınlarının hastayı tedaviye getirme çabalarına da sık olarak rastlanır. Hasta isteksiz ya da kararsız olarak tedavi kurumuna başvurmuşsa dahi, uygun müdahalelerin başlatılması önemli faydalar sağlayabilir. Tedavide arındırma (detoksifikasyon) ve yeniden içmeyi önleme olmak üzere iki aşama vardır. Her iki aşamada da hastanın iyi değerlendirilmesi, hasta ve yakınları na yeterli bilgi verilmesi ve işbirliğinin sağlanması çok önemlidir. İlaç tedavileri ve psikososyal tedavilerin birlikte uygulanması tedavinin etkinliğini artırmaktadır. Arındırma tedavisini izleyen dönemde hastanın yeniden ve kontrolsüz bir biçimde içmeye başlaması riskini azaltan ilaçlar bulunmaktadır. Hastaların içme davranışını değiştirmek için motivasyonel tedavi tekniği (Tedavi isteğini artırıcı terapi) çok yararlı olabilmektedir. Bu, ayaktan izlenen hastalarda uygulanabilen sistematik bir yaklaşımdır. Son 20 yıldır yapılan araştırmalarda, yoğun ve daha uzun süreli tedavilerle karşılaştırıldığında, daha kısa zaman ayrılarak yapılan müdahalelerin de alkol kullanımı ile ilgili sorunu olan hastalarda etkili ve faydalı olduğu gösterilmiştir. Bu kısa müdahalelerde davranış değişikliği sağladığı saptanan 6 yaklaşım aşağıda sıralanmaktadır. Bu 6 yaklaşım biçiminin başharfleri “DESTEK” akronimi ile hatırlanabilir.

DESTEK” akronimi

  1. Danışmanlık/bilgi verme
  2. Empatik yaklaşım (hastanın yargılanmadan ve suçlanmadan değerlendirilmesi)
  3. Sorumluluğu (hastanın kendi sorumluluğu) vurgulama
  4. Tavsiyede bulunma (kesin ve açık bir üslupla)
  5. El altındaki tedavi/yardım seçeneklerini sunma
  6. Kendine güveni destekleme

 

Yorum yapın