Beyin Ölümü Kriterleri

Beyin Ölümü (Koma) Nedir?

Tüm beyin işlevlerinin tama­men ve geriye dönüşü mümkün olmayacak şekilde kaybı durumuna beyin ölümü de­nir. Beyin ölümünde bilinç tamamen kapa­lıdır. Bilinç ile birlikte, nefes alma, hareket etme, yutma gibi diğer bütün beyin aktiviteleri de kalıcı olarak kaybolmuş durumda­dır. Kalp, karaciğer ve böbrek gibi, beyin­den bağımsız çalışabilen diğer organların canlılığı devam ediyor olabilir. Bu organlar yapay desteklerle (solunum ve dolaşım desteği ile)  canlı tutulur. Beyin ölü­mü bitkisel hayattan farklıdır.

Bitkisel ha­yatta; bilinç kapalı olmakla birlikte, hasta­nın soluk alma ve yutma gibi bazı temel be­yin aktiviteleri sağlamdır ve bu hastalar be­yin ölümünde sayılmazlar. Beyin ölümü kavramı, ölümün geleneksel tanımının gü­nümüz koşullarında yetersiz kalmasından doğmuştur.

Geleneksel tanımıyla ölüm, so­lunumun ve kalbin durmuş olması halidir. Oysa bu durum gerçekte ölüm tanımı için yeterli değildir; kalbi ve solunumu durmuş bazı hastalar yapay kalp ve yapay solunum cihazları gibi desteklerle hayatta tutulabil­mektedir. Kan dolaşımı ve solunumu du­ran kişilerin ölüm nedeni, kansız ve oksi­jensiz kalan beyinin ölmesidir. Beyin bi­linç, düşünce, duygu, algı gibi zihinsel iş­levlerden sorumlu olan organdır ve diğer organlardan farklı olarak vücutta merkezi bir rolü vardır. Beyni olmayan ve canlılığı ancak yapay desteklerle sürdürülebilen bir bedenin canlı bir insan sayılamayacağı gü­nümüzde genel kabul görmüş bir düşünce­dir. Bu nedenlerle bir kişinin beyninin ölü­mü, tıbben, hukuken, ve etik olarak o kişi­nin ölümüne eşdeğer kabul edilmektedir. Beyin ölümü tanısı konulan kişiler potansi­yel organ vericisidirler. Yapay yaşam des­tekleri organlar alınana dek sürdürülür. Eğer organlar kullanılamayacak durumda veya hastanın yakınları organların alın­masına  izin vermemişse yaşam destekleri sonlandırılabilir.  Desteğin sonlandırılmasında hasta yakınlarının kararı dikkate alı­nır.

Beyin ölümü tanısı klinik muayene ile konulur. Tanı için hastanın hiçbir uyarana cevap vermeyen derin koma halinde bu­lunması, nörolojik muayenesinde beyin sa­pı reflekslerinin hiçbirinin alınamıyor ol­ması ve kendiliğinden solunumunun bu­lunmaması gereklidir. Durumun kalıcı ol­duğunun ve beyin ölümünü taklit eden di­ğer durumların söz konusu olmadığının tam bir kesinlikle gösterilmiş olması önem­lidir. Örneğin sinir sistemini baskılayan ba­zı ilaçlarla zehirlenmeler veya vücut sıcak­lığının ileri derecede düşmesi (hipotermi) gibi geri dönüşü mümkün olan bazı durum­lar beyin ölümünden farksız bir klinik tab­loya neden olabilirler.

Bu nedenle, beyin ölümüne neden olmaya yetecek şiddette yapısal ve kalıcı bir beyin hasarının varlığı­nın ispatlanmış olması gerekir. Bu amaçla sıklıkla bilgisayarlı tomografi veya manye­tik rezonans gibi görüntüleme yöntemleri kullanılır. Bu tetkiklerin yapılamadığı veya yetersiz kaldığı durumlarda, beyinde hiçbir kan dolaşımının olmadığını göstermek amacıyla, anjiografi veya SPECT gibi yön­temler kullanılır. Gerekirse beyin elektrik­sel aktivitesini gösteren EEG (elektroensefalografi) ve benzeri diğer laboratuvar yön­temlerine başvurulur. Tanı için EEG de hiç­bir elektriksel aktivite gözlenmemiş olmalı­dır.

Yorum yapın