Egzersiz

Neden Egzersiz Yapmalıyız?

Düzenli fiziksel egzersizler, sağlıklı yaşamın vazgeçilmez bir parçası olup çeşit­li kronik hastalıklara yakalanma riskinin azaltılmasının da en önemli aracıdır. Öncelikle, düzenli egzersizlerle kendimizi daha iyi hissederiz. Gerçekten de, egzersiz yorgunluğa direncimizi artırır, sosyal ilişki­leri geliştirir. Düzenli egzersizler uykuya dalmayı ve iyi uyumayı sağlar, anksiyete (endişe), stres ve depresyonla mücadeleye yardım eder, kendimize güveni artırır. Düzenli egzersizler dış görüntümüzü de güzelleştirir. Egzersiz yapan bireylerde kas tonusunun artması, egzersizin en iyi bili­nen sonuçlarındandır. Egzersiz buna ek olarak enerji harcanması ve iştahın kontro­lüne yardım ederek istenilen vücut ağırlı­ğında olmamızı sağlar.

Egzersiz ve çeşitli kronik hastalıkların önlenmesi 

Hareketsiz yaşam biçimi çeşitli kronik hastalıklara bağlı olarak ortaya çıkan düş­künlük ve ölüm riskini önemli ölçüde artır­maktadır. Bu hastalıkların başında koroner kalp hastalıkları gelmekte olup, hareketsiz olmak koroner kalp hastalığı için ana risk faktörlerinden birisidir. Yapılan çalışmalar, gerek kadın ve gerekse erkek yetişkinlerde tamamen hareketsiz yaşam biçimi sürenle­rin, fiziksel olarak aktif bir yaşam biçimi sü­renlere göre koroner kalp hastalıkları (kalp damarı hastalığı) açı­sından iki kat fazla risk taşıdıklarını ortaya koymaktadır.

Fiziksel aktivite alışkanlığının değiştirilerek hareketsiz ya da az hareketli düzeyden düzenli olarak orta düzeyde fi­ziksel aktivitelerin yer aldığı bir yaşam biçi­mine dönülmesinin koroner kalp hastalı­ğından ölüm riskini %41, tüm nedenlerden ölümleri ise %28 oranında azalttığı bildiril­miştir.

Fiziksel hareketsizlik, koroner kalp hasta­lıktarı için ana risk faktörlerinden biri olma­sının yanı sıra, bir diğer risk faktörlerinden olan hiperlipidemi, hiperkolesterolemi (kan yağlarının yükselmesi) ve hipertansi­yon gelişiminde de önemlidir. Düzenli fi­ziksel egzersizlerle kan basıncı değerleri­nin düşürüldüğü gösterilmiştir. Egzersizin öneminin tartışmasız kabul gör­düğü bir diğer hastalık şeker hastalığının bir tipi olan, Tip2 diyabetes mellitus’dur (DM, diyabet). Çalışmalar hareketsiz veya düşük fi­ziksel aktivite düzeyi ile Tip2 DM gelişme riski arasında çok yakın ilişki saptamışlar­dır. Aktif bir yaşam biçimi ile Tip II DM ris­ki azalmaktadır.

Obezite (aşın şişmanlık) gelişmiş ülkelerde toplum sağlığını tehdit eden en önemli so­ranlardan birisidir. Gerçekten de obezite, hiperlipidemi, diyabetes mellitus, hipertansiyon, solunum ve kalp-dolaşım sistemi­ne ilişkin hastalıklar, polikistik over hastalı­ğı, safra kesesi rahatsızlıkları, kas-iskelet sistemini ilgilendiren bazı hastalıklar ve kanser gibi bir çok hastalıkların oluşumuna da zemin hazırlar. Obezitenin önlenmesi ve tedavisinde düzenli ve dengeli beslen­menin yanı sıra egzersizin oynadığı rol her­kes tarafından kabul edilmektedir.

Egzersiz uzun süreli ağırlık kontrolünün anahtarlarındandır. Kaba bir hesapla günde 10.000 adım atarak yaklaşık 300 kalori harcamak ve yılda 10 kilo vermek sağlanabilir. Üste­lik egzersiz, obezitenin önlenmesinden ba­ğımsız olarak, aşırı şişmanlığın yol açtığı sağlıkla ilgili riskleri azaltan en önemli te­davi uygulamasıdır. Egzersiz yoluyla metabolik hız ve enerji harcanmasında artış sağ­lanırken kas kitlesi korunur. Egzersiz, önceden bahsi geçen koroner kalp hastalıkları, tip2 diyabet ve obezite yanı sıra, kanser, osteoporoz (kemik erimesi) gibi diğer bir çok kronik hastalıklarla da ilişkilendirilmiştir.

Gelişmiş toplumlarda ölümlerin en önemli nedenle­rinden birisi olan kanser ve fiziksel aktivite arasındaki ilişki araştırıldığında, erkeklerde özellikle kolon kanseri riskinin, kadınlarda ise meme kanseri ve üreme organları kanseri (rahim kanseri) risk­lerinin egzersize bağlı olarak ciddi biçimde azaldığı görülmektedir. Erkekler arasında genel olarak kanser nedeniyle ölüm riski­nin fiziksel olarak aktif olan bireylerde ak­tif olmayan bireylere göre 2 katı daha dü­şük olduğu bildirilmiştir.

Günümüzde gelişmiş ülkelerde ortalama yaşam 75 yıl civarında olup bu rakam gide­rek daha da artmaktadır. Yaşlılıkta pek çok hastalığın görülme sıklığında da artış olur. Bu durum zaten osteoporoz (kemik erime­si) riski altında bulunan yaşlı nüfusun, düş­me sonucu kemik kırıklarına maruz kalma olasılığını daha da artırmaktadır. Egzersiz, bir yandan ileri yaşlarda ortaya çıkabilen, kas atrofisi (erimesi) ve denge bozukluğu oluşumunun engellenmesinde rol oynar­ken diğer yandan osteoporoz oluşumunun önlenmesi ya da geciktirilmesinde de ciddi bir rol oynamaktadır.

Peki, bütün bu açıklamalardan sonra egzer­siz yapmanın hiçbir riski olmadığını söyle­yebilir miyiz? Öncelikle sağlıklı bireylerin yapacağı şiddetli egzersizlerin çok düşük bir risk taşıyacağını, oysa hareketsizlik alış­kanlığının sağlık için çok daha büyük risk­ler taşımakta olduğunu vurgulamalıyız. Öte yandan, özellikle kas ve eklem problemleri olanlarda, kalp problemi olanlarda ve diğer bazı risk gruplarında egzersiz dikkatli seçil­meli ve hekime mutlaka danışılarak konu­nun uzmanlarınca önerilmelidir.

Sonuç olarak egzersiz, sağlıklı bir yaşamın vazgeçilmez unsurlarından birisidir. Dü­zenli fiziksel egzersizlerin günlük yaşamın bir parçası haline gelmesi ciddi bir önem teşkil etmektedir. Ancak şurası unutulma­malıdır ki egzersizle sağlıklı yaşam kararı ha­fife alınmayacak bir karardır! Ömür boyu zaman ayırma ve çaba gerektirir. Egzersiz günlük yaşamın parçası olmalıdır.

Yorum yapın