Helicobacter Pylori Diyeti

Helicobacter Pylori

Helicobacter pylori; gastrit, ülser ve mide kanserine neden olur. Helicobacter pylorinin bulunmasın­dan önce, mide ortamı asidik özellikli ol­ması (asidik pH’sı nedeniyle) steril olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle de ülser ya da gastrit şikayetleri olan hastalar bazen ya­şamları boyunca mide rahatsızlıkları çek­mişler ve bazen de yaşamı tehdit edici is­tenmeyen etkilerden (komplikasyonlardan) dolayı cerrahi müdahaleye gereksi­nim duymuşlardır. Helicobacter pylori, in­san midesine yerleşen sarmal şeklinde, gram denilen bir boyama tekniği sonucu boyanmayan (gram negatif), yaşamak için çok az oksijene ihtiyaç duyan (mikroaeroflik) bir bakteridir. Bu mikroorganizma vü­cuda bir defa girdiğinde, tedavi edilmediği takdirde yaşam boyu varlığını devam ettir­mektedir.

Gelişmekte olan ülkelerde nüfusun %70-90’ında bu bakteri vardır ve buna bağlı iltihabı durumun genellikle 10 yaşın altında kazanıldığı kabul edilmektedir. Bu sıklığın Türkiye’de %70-80 olduğu; geliş­miş ülkelerde ise daha düşük olduğu bilin­mektedir (%25-50). İnsan midesi dışında henüz Helicobacter pylori kaynağı saptan­mamıştır. Bakterinin insanlara nasıl bulaştı­ğı henüz bilinmemektedir.

Belirti ve Bulgular

Mide yanması en tipik belirtisidir. Mide yanması günlerce hafta­larca sürebilir. Yemekten 2-3 saat sonra başlar, gece yarısı, midenin boşaldığı sırada tekrar hissedilir. Yemekle ve antiasit alı­mıyla belirtiler azalır. Bunun dışında kilo kaybı, iştahsızlık, şişkinlik, geğirme, bulan­tı, kusma diğer şikayetler arasında yer alır. Mide yanmasını tarif edemeyen çocuklar­da, en belirgin şikayet karın ağrısıdır.

Tanı

“Helicobacter pylori” tanısında kulla­nılan bazı özel testler bulunmaktadır. (Üre-Nefes Testi gibi). Kesin tanı bakterinin gösterilmesi konulur.

Tedavi

Helicobacter pylori hastalığının te­davisinde henüz ideal bir ilaç tedavisi bulunmamaktadır.

Ancak kullanılan bazı ilaç­lar bulunmaktadır (Metronidazol, klaritromisin, amoksisilin ve tetrasiklin) enfeksiyo­nun tedavisinde seçilen anti mikrobiyal ilaçlardır.

Tedavi rejimlerinde mikrobu önleyici ilaçların birlikte verilmesinin yanısıra (mikroplara yönelik ilaçların birlikte kullanılması) bazı diğer ilaçlar da verilmek­tedir (örn: H2-reseptör antagonistleri, pro­ton pompa inhibitörleri ya da bizmut tuzla­rı).

Standart tedavi rejimlerinin uygulandığı hastalann %10-20’sinde Helicobacter pylo­ri nin tamamen ortadan kaldırılması (eradikasyonu) başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Tedavideki bu başarısızlığa hasta uyumu, ilaçların yan etkilerinden dolayı tedavinin yarım kalması ve seçilen ilaçlara karşı geli­şen veya var olan direnç neden olmaktadır.

Ülkemizde direnç oldukça yüksektir, bu nedenle tedavi mutlaka doktor denetimin­de yapılmalıdır. Şikayeti olan ve özellikle kanser riski taşıyan (ailesinde mide kanseri olan) kişiler tedavi edilmelidirler.

Korunma

Helicobacter pylori’nin nasıl bulaştığı bilinmemektedir. Alınacak önlem­ler diğer iltihabı hastalıkların önlenmesi için alınan önlemlerle aynıdır. Çocukluk çağında edinilen bir hastalık olan Helico­bacter pylori’nin çocuklara bulaşmasını en­gellemek için, çocuklarla aynı çatal, kaşık, bıçakların kullanılmaması, ağızdan ağıza besleme yapılmaması, çocukların dudakla­rından öpülmemesi gibi basit önlemler alı­nabilir.

Yorum yapın