Kan Kusma Neden Olur ?
Kan Kusma sebepleri genellikle üst gastrointestinal sistemden (mide bağırsak sistemi); Treitz ligamentinin üzerindeki bölgelerden kaynaklanmaktadır. Bu bölge yemek borusu, mide ve on iki parmak bağırsağını içerir. Kanamanın rengi kırmızı; ya da kan mide asiti ile temas ettiyse kahve telvesi rengindedir.
Yaş
İleri yaşlarda daha sık görülür. Hematemez nedeniyle hastanelerde yatanların %44’ü 60 yaşın üzerindedir.
Cinsiyet
Belirgin bir cinsiyet farklılığı yoktur.
Risk Faktörleri
En önemli risk faktörü mide ülseri ya da on iki parmak bağırsağının ülserleridir (duedonum ülseri). Gastrit ya da özefajit de kanlı kusmaya sebep olabilir. Aspirin, ağrı kesiciler ve alkol kullanımı bunun için risk faktörüdür. Bir diğer sık kanama nedeni ise karaciğer hastalığıdır. Eğer siroza ikincil karaciğerde nedbe dokusu oluştuysa yemek borusundaki toplardamarlar (venler) bacak varislerine benzer şekilde şişerler.
Bu toplardamarlar, öksürük, kusma ya da belirgin bir neden olmaksızın kendiliğinden kanayabilir. Bazen de yemek borusunun altındaki toplardamarlar yırtıldığı için bu bölge kanar. Bu yırtıklar şiddetli öksürük, şiddetli kusma ya da aşırı alkol içilmesi sonucu oluşabilir. Mide ve yemek borusu kanserlerindeki kanamalar hiçbir zaman yüksek miktarlarda değildir.
Belirti ve Bulgular
Kusmuk hafif ve orta hastalarda kahve telvesi şeklindedir. Ancak ağır hastalarda rengi açık kırmızıdır. Hematemezin nedenine bağlı olarak belirti ve bulgular değişkenlik gösterebilir.
Bu belirtiler; göğüste yanma, mide ağrısı, dışkının katran renginde ve cıvık olmasıdır. Dışkının katran rengi olmasının nedeni kanın bağırsaklardan geçerken sindirilerek renginin siyaha dönüşmesidir. Kanamanın miktarı çok fazla ise kişinin tansiyonu düşüp, nabzı hızlanır, idrar çıkışında azalma gözlenir.
Fizik muayenede eğer siroz varsa dalak büyüklüğü, karında şişlik, koma bulguları saptanır.
Tanı
Üst mide-bağırsak sisteminde kanama şüphesi olan her hastaya burnundan midesine inen bir tüp (nazogastrik tüp) yerleştirilir. Bu tüpten kanlı veya kahve telvesi şeklinde materyal gelmesi kanamayı gösterir, ancak %10 vakada kanama bu yöntemle gösterilemez. Kahve telvesi renginde materyal geliyorsa bu kanamanın yavaş olduğunu gösterir, ancak açık kırmızı renkli materyal geliyorsa kanama aktif ve şiddetlidir. Nazogastrik tüp aynı zamanda kanama durumunun izlenmesinde de yardımcı olur.
Kan ve elektrolit ihtiyacının belirlenmesi için hastanın başlangıç değerlendirmesinde kan testleri (tam kan sayımı, bazı pıhtılaşma testleri (aPTT, PTT), karaciğer fonksiyon testleri) istenir. Hastanın hemoglobin düzeyi, nabız ve kan basıncı takibe alınır.
Panendoskopi (ucunda kamera olan ince, bükülebilir ışıklı bir aletle yemek borusu, mide ve on iki parmak bağırsağının değerlendirilmesi) tanının konulması ve kanama odağının tespitinde en değerli yöntemdir. Ayrıca kanama odağı saptandığında bu bölgeye kanamayı durdurucu solüsyon enjekte edilmesine, kanayan özafagus (yemek borusu) venlerinin plastik bir bantla bağlanarak (ligasyon) etkisiz hale getirilmesine de olanak sağlar.
Baryumlu kontrast grafileri’nin çekilmesinin kanama anında yeri yoktur, kanamayı daha riskli hale sokabilir. Ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografi (BT) kanama ile seyreden pankreatit gibi diğer nadir üst gastrointestinal sistem kanamalarında endoskopi yapıldıktan sonra istenir.
Anjiografi ise kanamanın sebat edip; endoskopinin kanama yerini saptayamadığı durumlarda yardımcı olur.
Tedavi
Hematemez; tıbben acil bir durumdur. En kısa sürede bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Hastanede hemen bir nazogastrik tüp takılır, hastaya ağızdan yemek yemesini kesmesi istenir. Tedavinin en önemli amacı nabız, kan basıncı ve kan pıhtılaşma faktörleri değerlerini normal sınırlarında tutmaktır. Bu amaçla serum, gerekirse kan ve hastada kan pıhtılaşmasının uzadığı durumlarda plazma verilir.
Cerrahi öncesi hastaya mutlaka üst gastrointestinal sistem endoskopisi yapılmalıdır. Endoskopi sırasında kanamayı durdurmak için kullanılan teknikler; heater probe veya lazer ile kanayan bölgenin yakılması, bu bölgeye kanamayı durdurucu solüsyon (epinefrin) enjekte edilmesi ve kanayan damara küp konulmasıdır. Özofagus varislerinde kanayan damar plastik bir bant ile de bağlanabilir. Damardan verilen proton pompa inhibitörü ilaçları kanamayı azaltır. Endoskopik işlemlerle kanama durdurulamıyorsa hasta ameliyata alınır.
Seyir
Üst gastrointestinal sistem kanamalarının %80’ini yalnızca destek tedavisi (kan, serum, proton pompa inhibitörü) ile düzelir. Hastaların %80-85’i ise endoskopik tedaviye yanıt verir. Endoskopi ile tedavi edilen hastaların %30’unda tekrar kanama olur ve bu kanaması tekrarlayan hastaların ölüm oranı %25-30 arasında değişmektedir.