Şarbon Hastalığı Nedir?

Şarbon Hastalığı Nedir?

Şarbon; Antraks, kara kabarcık, çoban çıbanı, yün eğirici hastalığı olarak ta bilinir.

Yaş, Cinsiyet ve Risk Faktörleri:

Her yaştaki insanlarda görülmekle beraber daha çok hayvan yetiştiricileri, hayvanlarla ziraat ve ticaret yapanlar, yün, kıl, kürk, kemik gibi hayvan ürünleri ile uğraşan kişilerde ve daha çok erkeklerde görülür. Biyolojik teröre maruz kalma olasılığı olanlar ve laboratuvar çalışanları da risk altındadır.

Hastalık Etkeni

Şarbon, Bacillus anthracis bakterisi tarafından oluşturulan, keçi, koyun, sığır gibi hayvan ve insanların ortak enfeksiyon hastalığıdır (zoonoz).

B. anthracis gram-pozitif, seçici ve oksijensiz ortamda (fakültatif anaerop), canlı vücudunda kapsül, vücut dışında spor yapabilen (endospor), hareketsiz, 1.0-1.5 İm eninde, 4.0-8.0 İm boyunda, oldukça büyük ve zincir yapabilen bir bakteridir.

Etken bakteri, hastalığın görüldüğü endemik bölgelerde toprakta, suda, havada, bitkiler üzerinde bulunabilir. Adi besi yerinde, en uygun (optimal) 35-37 “C’de, pH değeri 7.0-7.4 de kolayca ürer. Katı besi yerinde 2-3 mm çapında kuru, gri ve beyaz, mat, düzensiz kenarlı R tipi (medusa başı) koloniler oluşturur. Sporları şarbon mikrobunun çapından büyük olmadığından basilin şeklini bozmaz. Kapsülü poli D-glutamik asit yapısında büyük moleküllü bir maddedir ve vücutta bağışıklık sistemi tarafından üretilen savunma maddelerinin (antikor) oluşmasına neden olur. Bakterinin vücudu ise protein ve bir cins şekerden (polisakkaritler) yapılmıştır.

Kapsül ve spor sık olarak kullanılan (rutin) bakterileri tespit etmeye yarayan boyalarla boyanmaz. Kapsüllü bakteri metilen mavisi ile boyandığında, bakterinin vücudu mavi, kapsülü kırmızı ve pembe boyanır. Genelde hemoliz (kan hücrelerinin erken yıkıma uğratılması) yapmaz. Ancak bazı durumlarda “kanlı agar” denilen bir besi yerinde hafif hemoliz oluşturur. Kobay ve fareler deney hayvanı olarak kullanılır ve bu hayvanlara deri altı veya karın zarının içine (periton içi) enjeksiyon yapıldığında hayvanlar iltihabın bütün vücudu tutmasına bağlı olarak ölürler.

Bacillus anthracis sporlan toprakta, otlakta, bulaşlı kıl,yün, ve deri gibi maddelerde senelerce canlı ve iltihap yapma özelliğini koruyarak kalabilir. Basiller 100 “C de 10 dakika kaynatmada ölürler fakat sporlar ölmeyebilir. Otoklavda 120 derecede 15 dakika tutmak sporları etkisizleştirir. Şarbon basilinin kapsülünün vücut tarafından ortadan kaldırılmasını engelleyici (antifagositik) bir özelliği bulunmaktadır.

Şarbon zehiri (toksin); ödem faktörü, koruyucu antijen, öldürücü faktör olmak üzere ısıya duyarlı üç bileşeni kapsar. Bu bileşenler protein veya protein ve şeker (karbonhidrat) kompleksidir. Bileşenler yalnız başlarına aktif değildir. Koruyucu antijenle ödem faktörü beraber ödem toksinini, koruyucu antijenle öldürücü faktör öldürücü toksini oluşturur. Komponentlerin üçü beraber bulunduğunda toksin en etkili durumdadır.

Belirti ve Bulgular

Şarbon hastalığında belirtiler:

Bacillus anthracis organizmaya deri, solunum yolu ve nadiren de sindirim yolu ile girebilir. Kuluçka dönemi mukozalardan girişte kısa, deriden girişte ise uzundur.

Deri şarbonu zedelenmiş deri bölgesine, topraktan veya enfekte hayvanların etinden, derisi, kılı veya yününden basil veya sporların bulaşması, yerleşmesi ve çoğalması sonrasında oluşur. İnsanda en sık görülen şeklidir. Daha çok vücudun el, kol, boyun, ense, yüz gibi örtüsüz kısımlarında ortaya çıkar.

Basil veya sporların deriye girmelerinden ortalama 12-36 saatlik bir kuluçka döneminden sonra önce kaşıntı ve yanma hissi ile yuvarlak, elle hissedilemeyen, cilt seviyesinden yüksek olmayan döküntü (makûl) şeklinde bir yara ortaya çıkar (habis sivilce). Kuluçka dönemi 1-12 gün olabilir. Makûl daha sonra deri üzerinde küçük, kenarları iyice belirgin sert kabarcık (papül), içi su dolu kabarcık (vezikül) ve içinde iltihap olan kabarıklık (püstül) şeklini alır. Bunun sonucunda yara, üstü siyah, kösele gibi sert kabuklu, doku kaybına yol açan niteliğe dönüşür.

Yaranın bulunduğu yer çukurdur ve yarayı örten kabuğun etrafındaki kabarıklıkta, içinde sulu, bazen sulu-kanlı sıvı sızan deriden kabarık içi su dolu kesecikler (vesikül ve bül) bulunur. Ülser tabanından ve/veya sızıntı sıvısından kanatmadan alınan örneklerde, çok az miktarda bakteri hücresi, tek tük parçalı beyaz küre ve birkaç kırmızı kan hücresi bulunması, şarbon yarasının sızıntısı (eksudası) için karakteristiktir. Stafilokok, streptokok gibi piyojen bakterilerin de enfeksiyona katılması durumunda sızıntı (eksuda), cerahat görünümü alır ve bol iltihap hücresi bulunur.

Şarbon yarasının etrafının şiş (ödemli) olması, çevresinde deriden kabarık içi su dolu keseciklerin (bül ve veziküllerin) bulunması ve en önemlisi ağrısız olmasıdır. Deri şarbonunda bazen belirgin bir ülserasyon bulunmayabilir. Giriş yerinde belli belirsiz ufak bir iltihaplı kabarıklık (püstül) olabilir. İltihap, bağ dokusu, boyun, göğüs, göz kapakları deri altı dokusuna ve iç yüzeyi kaplayan bazı salgıların bulunduğu doku (mukoza) altına yayılarak şişlik (ödem) şeklinde (habis ödem) seyredebilir.

Deri şarbonunun her iki şekli de çok defa hafif seyreder ve kendiliğinden iyileşebilir. Fakat bazı durumlarda çeşitli nedenlerle akkan (lenf) yollarından kana karışarak iltihabın kana karışması (sepsis) ve akciğer şarbonuna dönüşerek yaklaşık bir hafta içinde ölümle sonlanabilir. Deri şarbonunda ölüm, antibiyotik kullanılmadığında %5-20, kullanıldığında ise %1 den azdır.

Hasta hayvan yünleri ve kılları ile uğraşan kişilerin, bu ürünlerde bulunan Bacillus anthracis sporlarını soluması sonucunda, alveollere ulaşan sporlar açılıp vejetatif hale geçebilir, veya göğüs bölgesinde Basil veya sporların deriye girmelerinden ortalama 12-36 saatlik bir kuluçka döneminden sonra önce kaşıntı ve yanma hissi ile yuvarlak, elle hissedilemeyen, cilt seviyesinden yüksek olmayan döküntü (makül) şeklinde bir yara ortaya çıkar (habis sivilce). Kuluçka dönemi 1-12 gün olabilir. Makûl daha sonra deri üzerinde küçük, kenarları iyice belirgin sert kabarcık (papül), içi su dolu kabarcık (vezikül) ve içinde iltihap olan kabarıklık (püstül) şeklini alır. Bunun sonucunda yara, üstü siyah, kösele gibi sert kabuklu, doku kaybına yol açan niteliğe dönüşür.

eki bazı akkan bezlerine taşınıp burada açılarak yüksek ateş, solunum zorluğu, zatürre, menenjit, kanlı zatürre ve bazı akkan(lenf) bezlerine taşınıp burada açılarak yüksek ateş, solunum zorluğu, zatürre, menenjit, kanlı zatürre ve şok gelişmesine neden olabilir.

Akciğer şarbonu antibiyotik tedavisi kesildikten sonra da ortaya çıkabilir. Kuluçka dönemi 1-7 gündür. Ölüm antibiyotik tedavisi olmadığında %85-97, antibiyotik tedavisi olduğunda %75’dir. Amerika Birleşik Devletleri’nde 2001 yılında mektupla şarbon sporları gönderilen kişilerde ölüm %45 olmuştur. Çok nadir olmakla beraber, hasta hayvan etinin veya bakteri sporları bulaşmış etin iyi pişmeden yenmesi sonucunda bağırsak şarbonu gelişebilir.

Hastalık karın ağrısı, ateş, kanlı kusma veya kanlı ishal ile seyreder. Boyun bölgesinde şişlikler ve ateşlenmenin eşlik ettiği ağız ve boğazda görülen yaralar görülebilir. Ölüm yaklaşık %25-60 dır. Deri, akciğer ve bağırsak şarbonundan sonra en öldürücü olan iltihabın kana karışma durumu (sepsis) gelişebilir.

Tanı (Şarbon Hastalığında Teşhis):

Deri şarbonu tanısında klinik görünüm karekteristiktir. Hastaya mesleği sorulmalı, çoban, kasap ve yün işleri ile uğraşan bir kimse olması şarbon olma olasılığını arttırır. Her türlü şarbonun kesin tanısı bakterinin saptanmasına yöneliktir.

Hastalığın durumuna göre; deri lezyonları, kan, göğüsten alınan sıvı, balgam, dışkı, beyin ve omurilik sıvısı (BOS) örnekleri alınır. Örneklerin incelenmesi sonucunda tanı konulur.

Tedavi

Erken dönemde ve yüksek dozda penisilin verilir ise şarbonun başarılı tedavisi yapılabilir. Penisilin alerjisi olanlara başka ilaçların verilmesi olanaklıdır.

Korunma ve Kontrol

Korunma için evcil hayvanlar canlı atenüe aşı ile, risk altındaki kişiler hücresiz aşı ile, deri altına verilerek iki hafta ara ile 3 kez; sonra 6.,12.,18.ay, daha sonra her sene pekiştirme dozu ile aşılanır.

Şarbondan ölen hayvanlar yakılmalı veya derin çukurlara gömülmeli, hayvan ürünleri uygun yöntemlerle steril edilmeli, hayvan ve hayvan ürünleri ile uğraşan kişiler uygun koruyucu giysi, maske, eldiven kullanmalı, yara atıkları, kabukları ortada bırakılmamalı, ilgili maddeler steril edilmeli, hastalığın sık görüldüğü bölgelerdeki kişi ve hayvan sürüleri aşılanmalıdır. İnsanlarda kullanılan aşı üç dozdan sonra %95 koruma sağlar. Sağladığı bağışıklık süresi bilinmemektedir.

Yorum yapın