Uyku Bozukluğu

Uyku Bozukluğu (Uykusuzluk-İnsomnia) Nedir?

Uykusuzluk (insomnia), uykuya dalma ve/veya uykuyu sürdürme güçlüğü yakınmaları yaşamak ve buna bağlı olarak ertesi sabah dinlenmiş bir şekilde uyanamamak şeklinde tanımlanabilir.

Yaş:Uykusuzluk her yaşta görülebilir.Ancak uykusuzluk yakınmalarının toplum genelinde yaygınlığı ilerleyen yaşla birlikte artış göstermektedir.

Cinsiyet:Uykusuzluk yakınmaları kadınlarda erkeklere göre daha sık görülme eğilimindedir.

Risk Faktörleri

Toplum sağlığı tarama çalışmaları uykusuzluk yakınmalarının toplum içerisinde oldukça yaygın olarak karşılaşılan bir sağlık sorunu olduğunu göstermektedir. Uykusuzluk bazen bedensel bir hastalığa bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir; kalp yetmezliği, astım, prostat yakınmaları, lumbalji ya da diğer ağrılı durumlar, süreğen hastalıklar, enfeksiyonlar sıklıkla uyku uyanıklık döngüsünü de olumsuz etkilerler. Bu nedenle uyku yakınmaları dile getiren hastaların genel bedensel sağlık durumları soruşturulmalıdır.

Bazen stresli bir olayın hemen ardından uykuya dalma ve sürdürme güçlüğü yakınmaları başlar. Genellikle stresli olayın yatışması ile bu belirtilerde kendiliğinden ve tam olarak yatışma gözlenir. Ya da uykusuzluk yakınmaları diğer bir psikiyatrik rahatsızlığın doğrudan bir belirtisi olarak klinisyenin karşısına çıkabilir (depresyon, anksiyete bozuklukları, alkol madde bağımlılığı ya da kötüye kullanımı gibi). Böyle durumlarda uykusuzluk yakınmaları sıklıkla klinik tablonun önemli bir bileşeni; bazen de hastayı doğrudan hekime getiren en önemli yakınmadır.

Oluşumunda psikolojik faktörlerin belirleyici olduğu diğer bir uykusuzluk tipi psikofızyolojik uykusuzluk olarak adlandırılır.

Psikofizyolojik uykusuzluk; genellikle stresli bir yaşam olayının hemen ardından başlayan ve daha sonra giderek şiddetlenerek kişinin yaşamında merkezi bir önem kazanan uykusuzluk yakınmalarıdır. Öğrenilmiş uykusuzluk olarak da bilinir. Psikofizyolojik uykusuzluk yakınmaları olan kişiler genellikle uzun yıllardır devam eden uykuya dalma ve uykuyu sürdürme güçlüğü yakınmaları ile hekime başvururlar. Başka bir rahatsızlığın tedavisi için alınan ilaçlar da uykusuzluk yakınmalarına neden olabilirler.

Tiroid hormonları, kortikosteroidler gibi bazı ilaçlar uyku bütünlüğünü açık bir şekilde bozabilirler ve bu şekilde uyku kalitesini olumsuz etkileyebilirler. Dahili ya da nörolojik rahatsızlıklar yanında obstrüktif uyku apnesi, huzursuz bacak sendromu, ya da periyodik hareket bozukluğu da uyku bütünlüğünü bozan rahatsızlıklar arasındadır.

Kıtalararası yolculuklardan sonra gelişen Jetlag sendromu ya da vardiyalı çalışmaya bağlı olarak ortaya çıkan uyku sorunları uyku uyanıklık ritmi ile ilgili bozukluklara örnek olarak verilebilir. Bazı kişilerde ise normal uyku uyanıklık fazları dış dünyanın ritimlerine uyum göstermez. Bu kişiler geceleri uykululuk hissini diğer insanlardan daha erken ya da daha geç saatlerde yaşarlar. Sabahları ise uyanma saatleri daha erken ya da daha geçtir.

Bu durumda uyku fazı kaymalarından söz edilir. Nedeni ne olursa olsun tüm bu rahatsızlıkların ortak bir belirtisi uykuya dalma ya da sürdürme güçlüğü yakınmaları olacaktır.

Belirti ve Bulgular

Uykuların bozulması genellikle hasta için önemli bir endişe kaynağıdır. Gün içerisinde zamanzaman aşın yorgunluk, uykululuk hissi ortaya çıkabilir. Efor gerektiren bilişsel ya da fiziksel işlerde kişinin dayanıklılığı azalır. Keyifsiz, isteksiz ve enerjisiz bir duygu hali içerisine girebilir. Buna bağlı olarak iş performansı olumsuz etkilenebilir. Geceleri uyuma telaşı (mutlaka uyumalıyım duygusu) kişinin uykusuzluğunu büsbütün artırabilir.

Tanı

Uykusuzluk yakınmalarıyla başvuran bireylerde fiziksel ve psikiyatrik hastalıkların belirtileri, ilaç kullanım öyküleri taranmalıdır. Alkol ve madde kötüye kullanımı özellikleri araştırılmalıdır.

Akut başlangıçta (2 hafta ya da daha kısa süredir devam eden) uykusuzluk yakınmaları genellikle bir tıbbi duruma bağlı olarak ya da biyolojik ritimlerde ve sosyal yaşamdaki ani değişikliklere (stresli yaşam olayları gibi) bağlı olarak ortaya çıkar.

Süreğen uykusuzluk yakınmalarının gerisinde ise genellikle daha karmaşık bir mekanizma bulunur. Bu nedenle hastaların uykusuzluk yakınmalarının başlangıcından önceki dönemde nasıl bir uyku düzenine sahip oldukları, uykusuzluğu tetikleyebilecek psikolojik ve fiziksel etmenler ayrıntılı olarak soruşturulmalıdır. Kafein/sigara kullanım öyküleri ve uyku hijyeni ile ilgili kuralları ne ölçüde uygulayabildikleri öğrenilmelidir. Süreğen uykusuzluk yakınmaları olan hastalar için uyku laboratuvar değerlendirmesi gerekebilir.

Tedavi

Fiziksel ve psikiyatrik bir rahatsızlığa bağlı olarak gelişen uyku problemlerinde öncelikle uyku yakınmalarının ardında yatan hastalık tedavi edilmelidir. Ağrılı durumlar ortadan kaldırılmalı, ateşli hastalıklar ya da endokrinolojik problemler tedavi edilmelidir. Depresyon ya da diğer psikolojik rahatsızlıklar doğrudan ele alınmalıdır. İlaç kullanımı kontrol edilmeli, uyku bütünlüğünü bozabilecek ilaçlar mümkünse kesilerek yerlerine bu tür yan etkileri daha az olan ilaçlar başlanmalıdır. Uykusuzluk yakınmalarının nedeni ne olursa olsun tedavinin önemli bir bileşeni hastanın uyku düzeni (uyku hijyeni) ile ilgili kuralları uygulamasını sağlamaktır.

Düzenli uyku uyanıklık saatleri, sağlıklı beslenme, kafein ya da keyif verici maddeleri kontrol altına alma, düzenli egzersizlere başlama, stres yaratan faktörleri kontrol etme, uyunan ortamın fiziksel koşullarını düzeltme (ses, aydınlatma, temiz hava vs.) sağlıklı bir uyku için uyulması gereken kurallar arasında sayılabilir. Uyku hijyeni kurallarının uygulanması çoğu kez belirtilerin azalmasına, bazen tümüyle düzelmesine neden olacaktır.

Psikolojik boyutu ön planda olan uyku problemlerinde gevşeme egzersizleri ya da diğer bazı psikolojik tedavi teknikleri zaman zaman kullanılmaktadır. Ayrıca, kişinin temel psikolojik çatışma alanlarını hedef alan bir psikoterapi yaklaşımının da uykusuzluk belirtilerine olumlu etkileri olacağı bilinmektedir.

Her ne kadar uyku bozukluklarının tedavisinde ilk hedef nedenleri ortadan kaldırmak yönünde ise de ek olarak, uyku ilaçlarının kullanılması gerekebilir. Benzodiyazepinler (diazepam, alprozolam), antihistaminikler (difenhidramin, hidroksizin), ya da yatıştırıcı etkileri güçlü olan bazı antidepresanlar (trazodon, mianserin) bu amaçla sık kullanılan ilaçlar arasında sayılabilir. Ancak, uyku ilaçlarının bazılarının kötüye kullanım riski taşıdığı ve bu nedenle uzun süreli olarak kullanmamaları gerektiği unutulmamalıdır.

Seyir

Kısa süreli uykusuzluk yakınmaları genellikle kısa bir süre içerisinde tam olarak düzelir. Süreğen uykusuzluk yakınmalarının tedavisinde ise bazı güçlükler yaşanabilir. Bu güçlükler içerisinde bir tanesi süreğen uykusuzluk yakınmalarına eşlik eden psikolojik olumsuz koşullanmalar ve hatalı beklentilerdir. Bu kişilerde uyku ile ilgili inanç, davranış ve beklentiler ayrıntılı olarak sorgulanmalıdır. Böyle durumlarda bazen psikolojik müdahaleler tedavinin önemli bir bileşeni haline gelebilir.

 

Yorum yapın