Serebrovasküler Olay

Serebrovasküler olay halk arasında “inme“, “felç” olarak adlandırılan ve beyin damarlarında oluşan tıkanıklık ya da beyinde meydana gelen kanama nedeniyle beyin dokusunda hasara neden olan hastalık grubudur.

Beyin dokusunda oluşan hasarın yerine göre hastalarda kol ve bacak kuvvetsizliği, yüz-kol-bacakta uyuşukluk, konuşma bozuklukları, çift görme, görme kayıplar, dengesizlik gibi değişik şikayetler ortaya çıkabilir.

Bu hastalık ne sıklıkta ve kimlerde görülür?

Serebrovasküler olay gelişmekte olan ülkelerde kalp rahatsızlıktan ve kanser ile birlikte en önde gelen üç ölüm sebebinden bir tanesidir. Yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kan yağlarında (kolesterol, trigliserit) yükseklik, sigara kullanımı, şişmanlık, kalp rahatsızlıkları bu hastalık açısından risk faktörleridir. Hastalık genellikle 60 yaş üzerinde görülse de, daha genç yaşlarda da ortaya çıkabilir.

Hangi durumda serebrovasküler olaydan şüphe edilmeli ve doktora başvurulmalıdır?

Kuvvetsizlik, uyuşma, dengesizlik, konuşma bozukluğu gibi şikayetler serebrovasküler olaya özgül şikayetler olmayıp, pek çok nörolojik veya nörolojik olmayan hastalık durumlarında da ortaya çıkabilir.

Ani ortaya çıkan, vücudun sağ ya da sol tarafında oluşan kuvvetsizlik veya uyuşma, konuşulanları anlamama veya konuşmada zorlanma,pelteklik, çift görme, tek gözde görme kaybı, dengesizlik ve bilinç kaybı gibi tablolar mevcutsa mümkün olan en erken dönemde doktora başvurmak gereklidir. Bu tip tabloların, hasta doktor başvurmasa bile birkaç saat içerisinde tedavi almaksızın düzelmesi mümkün olabilir. Bu tip geçici ataklar (TIA), daha sonra gelecek olan bir felcin habercisi olabileceğinden, zaman kaybetmeksizin doktor kontrolünden geçmek gereklidir.

Tedavisi mümkün müdür ? 

Serebrovasküler olaylar beyin damarlarında tıkanmada beyinde kanama sonucunda ortaya çıkarlar. Tıkanma ile giden vakalarda, hastalar ilk 6 saat içerisinde hastaneye getirildikleri takdirde, damar açıcı bir tedaviden (tıbbi adı tromboliz) faydalanma ihtimalleri mevcuttur. Daha geç gelen hastalarda ve kanama nedeniyle oluşan vakalarda böyle bir tedavinin uygulanması mümkün olmamaktadır. Bu nedenle, yukarıda adı geçen şikayetler ortaya çıktığı taktirde zaman kaybetmeksizin acil polikliniğe başvurulması gereklidir. Ancak bu şekilde, nöroloji doktorları tarafından yapılacak olan değerlendirme sonucunda erken dönemde damar açıcı bir tedaviden faydalanma şansı mümkün olacaktır.

Unutulmaması gereken bir nokta şudur ki, erken gelen her hastaya adı geçen bu damar açıcı tedavi doğrudan uygulanmamaktadır; hastaların tıbbi durumu, muayene bulguları da bu kararların verilmesinde etkili olmaktadır. Bu tedavi ancak uzman bir nöroloji ve radyoloji ekibinin işbirliğini gerektirmektedir. Geç gelen vakalarda veya kanama nedenli vakalarda tedavi nasıl planlanmaktadır? Erken saatlerde hastaneye getirilmesine rağmen damar açıcı tedavi açısından uygun olmayan hastalarda, geç gelen hastalarda veya kanama hastalarında çizilen tedavi şeması daha farklı olmaktadır. Bu grup hastalarda amaç hastanın kötüleşmesini engellemek, tekrar felç geçirmesinin önüne geçmek ve rehabilitasyon vasıtasıyla oluşan kaybı telafi etmeye çalışmaktır. Hastalarda yapılan detaylı araştırmalar ile ortaya çıkan felcin nedeni bulunmalı ve tedavi şeması nedene göre çizilmelidir.

Bu hastalığın cerrahi bir tedavisi var mıdır?

Geçirilen felç sonucunda oluşacak olan hasarın ameliyat ile düzeltilmesi mümkün değildir. Ancak, çeşitli kontroller sırasında tesadüfü olarak bulunan veya geçirilmiş felcin nedeni araştırılırken saptanan, beyni besleyen boyun damarlarındaki daralmalara yönelik cerrahi veya anjiografi ile balon şişirme gibi yöntemlerle damar açılması gibi tedavi yöntemleri mevcuttur. Bu tedaviler bir felç meydana gelmişse ortaya çıkan hasarı düzeltmez. Ameliyatın faydası ileriye dönük olup, amaç tekrardan bir felç oluşmasına engel olmaktır.

Yorum yapın